Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Temmuz ayında dış ticaret açığını bir önceki 2020'nin Temmuz ayına göre yüzde 51,3 artış göstererek 2 milyar 827 milyon dolardan, 4 milyar 278 milyon dolara çıktığını duyurması sonrasında diğer açıklanan öteki verilere de bir göz attığımızda bir önceki ay olan Ağustos/2021 ayına ait Ekonomik Güven Endeksinde %0,7 oranında artışla 100,8 değerine yükselirken;reel kesim güven endeksinin bir önceki aya göre Ağustos ayında %0,1 oranında artarak 112,2 değerini, hizmet sektörü güven endeksi %1,2 oranında artarak 116,1 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi %0,6 oranında artarak 110,3 değerini, inşaat sektörü güven endeksi %7,1 oranında artarak 92,4 değerini aldı. Tüketici güven endeksi %1,6 oranında azalarak 78,2 değerini alması mukayesesindeki mevcut endeks değerleri dikkate alındığında; Ekonomik güven endeksinin 100'den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100'den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösterdiği gerçeğin den hareket le TÜİK’in Ağustos ayı Ekonomik Güven Endeksindeki iyileşme hali hazırda istenen seviyelerde gözükmüyor.Sadece bazılarında yukarı yönlü çok küçük kıpırdamalar var.

* * *

Konuyla ilgili diğer verilerden Haziran/2021 Ayı İşsizlik Verilerine bir göz attığımızda ise Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde mevsim etkisinden arındırılmış işsiz sayısı 2021 yılı II. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 184 bin kişi azalarak 3 milyon 989 bin kişi oldu. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı ise 0,6 puanlık azalış ile %12,4 seviyesinde gerçekleşirken;Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam edilenlerin sayısı 2021 yılı II. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 379 bin kişi artarak 28 milyon 234 bin kişi, mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı ise 0,4 puanlık artış ile %44,4 olduğu açıklanıyor.Halbuki DİSK-AR’ın Haziran Ayı İşsizlik rakamları incelendiğinde ise;TÜİK'in Haziran ayı işgücü verilerine göre Mayıs 2021 ve Haziran 2021 arasındaki bir aylık dönemde işsiz sayısı 823 bin kişi azalırken istihdamdaki 602 bin kişilik artışı açık layan DİSK-AR istihdam artışının gerçek sebebinin yeni istihdam yaratılmasından daha çok, kısa çalışma ya da nakdi ücret desteği şeklinde pandemi ödeneklerinden yararlananların bir bölümünün Haziran ayında işlerine geri dönmeleri ya da tam zamanlı çalışmaya başlamaları olduğunu açıklaması tüm gerçekleri ortaya çıkarıyor.Bu kapsamda Ekonominin tam olarak açıldığı Haziran 2021'de işgücünde 222 bin kişilik azalma hayatın olağan akışına aykırı gözükmektedir"açıklamasıyla İŞKUR'a kayıtlı işsiz sayısının Haziran 2021'de 2 milyon 893 binden 2 milyon 950 bin kişiye yükselmiş olmasının işsiz sayısının artmakta olduğunu gösterdiğini belirtmesi TÜİK işsizlik rakamları açısından oldukça çelişkili bulunuyor.Ayrıca DİSK-AR Araştırma Merkezi’nin pandemide istihdam kaybını raporlaştırdı. DİSK-AR’ın raporuna göre TÜİK’in istihdam arttı iddiasının aksine salgın döneminde (2020-2021) yaşanan eşdeğer tam zamanlı istihdam kaybı oranı yüzde 13,2 olarak belirlendi. Raporda salgın döneminde eşdeğer tam zamanlı istihdam kaybı ortalama 3 milyon 613 bin olarak açıklan ması da hadisenin bir başka yönü olmaktadır.

* * *

Sonuç olarak, gerçekte Ülkemizde makroekonomik açıdan makul bir iyileşmeden bahsedebilmek için öncelikle çift rakamda seyreden yüksek enflasyon oranının olabilecek en minimal noktaya düşürülmesi büyük önem taşıyor.Bu açıdan ekonomik büyümenin kısa, orta ve uzun vadedeki sürdürülebilir özellik kazandırılmasının tek çaresi de düşük enflasyon.Genel anlamda sürdürülebilir kalkınma anlayışının piyasa ekonomisi içinde üretilmiş olması, kavramın kendisinin geliştirmesinde önemli engellerden biri olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu anlayışın ortaya atılmasının üzerinden yaklaşık 30 yıl geçmesine karşın, bu anlayış piyasa yaklaşımlarının gölgesinden kurtulamamıştır. Bugüne kadar çevre konusunda gösterilen çabalardan çıkan sonuç, bu yönde oluşturulan ya da oluşturulacak ilkelerin mevcut toplumsal ve ekonomik yapıya entegre edilmesinin oldukça zor olduğunu da göstermektedir.Netice olarak dünya toplumlarının çevre, ekonomi ve toplumsal alanda ortaya çıkan sorunları aşabilmesi, var olan modellerin işleyişini sürdürmeye yönelik yaklaşımları terk ederek, ekolojik temelli yeni yaklaşımları benimsemesine bağlı gözükmektedir.Ancak böylece küresel büyüklükteki komplike bir yaklaşımla tüm sorunların daha kolay çözümü mümkün olacaktır.

KAYNAK;Sürdürülebilir Kalkınma Anlayışının Ekonomik Boyutuna Ekolojik Yaklaşım(Selim KILIÇ)