“Hayat çok acımasızdır; önce sınavdan geçirir;

Sonra da ders verir.” Nitekim gerçekleşen her iki seçimde de bu yönden CHP tarihi

bir sınavda açıkça başarısızlığa uğradı. Dahası yaptığı çok net hataların hesabını da her iki

seçimden yenik çıkarak vermek zorunda kaldı.Aslında bu konuda bir öz eleştiride bulunmak   

gerekirse bir türlü kendisini yenileme zahmetine giremeyen ve yüksek dağları ben yarattım

diyen CHP’nin karşı tarafı hafife alarak kamuoyu yoklamaları ile durumu hafife alırken

rehafete kapılması yaptığı en büyük hatalarından biri idi. Bunun yanında ek olarak bileşenleri

içindekiler yönünden TBMM seçimi öncesinde oy potansiyeli çok düşük olan siyasi

partilerden bir kaçına kazanamayacakların milletvekilliklerinin çok üstünde milletvekili aday

imkanı tanıması ise en büyük risk olduğu kadar CHP’nin TBMM içindeki sandalye sayısını

düşürmekle kalmayıp; olası hallerde transferlerle AKP’ye anayasa değişikliği

konusunda doğrudan koz veren bir yaklaşımdı.Bunun sebebi de vizyon temelindeki

eksiklikten kaynaklanmaktadır.

                                                 *      *       *

Gelinen noktada ortada geçmişten günümüze kadar gelen ekonomik ve sosyal

sorunların karmaşıklığı ve çözümü bir tarafta dururken, CHP’nin bu iki seçimden de mağlup

çıkmasına ne demek lazım; bunu okuyucularımız takdir etsinler. Açıkçası öyle ya da böyle

kaybedilen iki seçim mağlubiyeti ve bunun getirdiği bir sürü handikaplar; bu da yetmiyormuş 

gibi AKP iktidarının değirmenine su taşıyan, gündemi tamamen  toplumsal sorunların dışına

taşıyan  parti içi sorunlar ve çözüm arayışlarının gündemi meşgul etmesi işin cabası olmuştur.

                                                 *      *       *

Maalesef CHP’nin ve mensubiyeti olan siyasi yapının kökten değişim içine girmediği 

yüzeysel bir ortamda sadece bireysel gösterilen gayretlerin güdük kalacağı muhakkaktır.

Asıl olan söz konusu değişim merkezinin odak noktasındaki bileşenlerin klasik siyaset

anlayışı yerine çok gelişmiş modern bir siyaset anlayışlarına sahip olmaları; demokrasi 

kavramının hakim olduğu bir yapıya kavuşturulması esas alınmalıdır. Gerçekte bu hasletler

yerini bulup kaidesine oturtulmadığı sürece zaten salt değişimden bahsedebilmek kesinlikle

mümkün değildir. Özellikle şunu herkes bilmeli ki değişim rüzgarından payını alamayan

tüm kurumlar zamanla her canlıda olduğu gibi doğup gelişip büyüme sürecinden sonra eğer

söz konusu değişim içinde kendilerini görememeleri halinde yok olup gitmeye mahkumdurlar.

Tarihimiz bunun örnekleri ile dopdoludur.Siyasi Partiler,kurum ve kuruluşlar buna örnek veri

lebilir.

                                                 *      *       *

Sonuç olarak,”oysa değişebiliriz,taşınabiliriz,ilerleyebiliriz Bunları mutlaka yapmalıyız. Unut

mamalıyız ki,”varmış olmak”ilerlemeyi değil,durağanlığı anlatır.Bilgeliğin yani neyin doğru

neyin yanlış olabileceğini ayırt etmenin özgün davranışa doğru olan neyse onu yapmaya-

dönüşebilmesi için cesaret,kararlılık ve uygulama gerekir. Mamafih büyük çoğunluğumuz,

doğruyu bilmekle doğru olanı yapmak arasındaki o tarafsız,kararsız bölgede çakılıp kalırız.

Hal böyle iken,bilgeliğin gerçek ölçütü yapmak ve değişimden hak ettiği payı almaktan geçer.

Değimin özellikle tüm siyasi oluşumlar açısından gerçek anlamı ve manası da budur.

KAYNAK: Beyond Counterfeit Leadership