Geçen yıl sonu Aralık ayından bu yana kayda geçen gelişmelere bakılırsa; en son TÜİK tarafından açıklanan Ocak/2020 Ayı işsizlik rakamlarına göre; Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2020 yılı Ocak döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 306 bin kişi azalarak 4 milyon 362 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 0,9 puanlık azalış ile %13,8 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı 1,1 puanlık azalış ile %15,7 oldu. Ancak bu işsiz kalanlardan sonraki aylara yansıyacak olan işsizlik rakamları Ocak/2020 Ayında gözükmüyor. Çünkü koronovirüs Covid-19 pandemi kaynaklı kapatılan işyerleri dikkate alındığında buna daha sonraki arka arkaya çıkan genelgelerle kapatılma kararı çıkan yaklaşık 150 bin civarındaki rakama 120 bin civarında berber, kuaför ve lokantalar da dahil edildiğinde bu işyerlerinde yaklaşık 5 kişinin çalıştığı varsayılsa bile bu işsiz sayısının 1,5 milyona ulaşması da beklenen bir durum.Özellikle krizle birlikte daralan talep yapısı ve sert düşüşlerin yanı sıra mal ve hizmet üretiminin gerilemesinden ortaya çıkan işsizler  ordusu da ilave edildiğinde işsizler rakamının oldukça kabardığı görülüyor.

                     *      *       *

Çok tabii olarak,koronovirüs Covid-19 kaynaklı bu olağandışı işsizlik artışının kaç ay sürebileceği ya da sayısı her geçen gün artış gösteren dev işsizler ordusuna zaman içinde ne kadar katılım olur?Bunu daha şimdiden kestirebilmek mümkün değil.Çünkü daha Ocak/2020 Ayı itibarıyla TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre işsiz sayısında bir önceki aya göre %0,1 lik artışla işsiz sayısı 4 milyon 362 bin kişiye yükseldiği de nazarı dikkate alındığında bu rakamın üstüne işsiz sayısının daha da yükselmesi kaçınılmaz bir durum. Bu anlamda  Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) en son yayımladığı verilere göre, koronavirüs salgınının ilk ekonomik etkilerinin görülmeye başlandığı Mart ayında, geçen yılın aynı ayına kıyasla kapanan şirket sayısı yüzde 19,2 artarak 763 adet oldu. Tasfiye edilen şirket sayısının da yüzde 13,8 artarak 1220’ye çıkması da olaya eklendiğinde durum oldukça sıkıntılı görünüyor. Hele hele buna bir de sektörler bazında kapasite kullanım oranlarındaki sert düşüşler de ilave edildiğinde koronovirüs Covid-19 pandemisinin önleminin uzaması halinde ekonomiye olan faturasının daha ağır sonuçlara yol açması da ihtmal dahilinde gözüküyor.

                     *      *       *

Sonuç olarak, asıl olan toplumsal ortamı çeşitli yapay gündem değişiklikleri ile demoralize etmek yerine milli   birlik ve beraberliğimizi pekiştirerek güçlendirebilecek tarzda çözüm odaklı hareket yöntemini benimseyerek; STK’lar nezdinde yekvücut olmanın yanında; toplumsal duyarlılığın en yumuşak karnı olan her tür çeşitli zararlı akım ve cereyanların etkisi altında kalmadan eğer insanlar mükemmelliğe erişmeye çalıştıkça, onu zorla elde etmeye kalkışmaktan ya da elde etmiş gibi görünmekten uzaklaştıkları takdirde, o çabalarından eşsiz ve güzel sonuçlar çıkması her zaman kabildir. Özellikle işsizlik artışı vakalarının artma eğiliminde olduğu ve petrol fiyatlarının düştüğü dolayısı ile Ülkemize fırsatlar sunduğu şu günlerde ; belki Verimsiz ve yüksek borçlu şirketler likidite krizleriyle karşı karşıya kalabilir ve bazıları tamamen iş alanından çıkmaya zorlanabilir.Bu arada da şirketler, olası bir iş gücü kaybının ardından, piyasa tekrar yükselişe geçtiğinde nitelikli işgücü bulma sıkıntısıyla karşılaşabilirler.Bunun için de; Çalışan hareketinin kısıtlanması durumunda, kritik personeli görev başında tutmak ve faaliyetleri güvenli bir şekilde yerine getirebilmek için acil durum planları geliştirmek. Düşen gelir beklentilerini ve nakit akışlarını yönetmek için senaryo çalışmaları yapmak ve aksiyon planlarını belirlemek. Bu çerçevede yeni yatırım planlarını yeniden gözden geçirmek. İşin nasıl ve nerede yapıldığını yeniden düşünerek, otomasyon ve dijital yeteneklerin benimsenmesini hızlandırmak,işin geleceği için krizin katalizör olarak kullanılıp kullanılmayacağı     da düşünülmelidir