Son gelen temel girdilerden zamlarla ilgili 1 Temmuz 2021 tarihinden itibaren geçerli olacak doğal gaza %12, elektriğe %15 zam haberleri bir taraftan kamuoyunun gündemini meşgul ederken,  bu defa İstanbul Sanayi Odası ve IHSMarkit’ten elde edilen son PMI® anket verilerine göre, COVID-19 kısıtlamalarının gevşetilmesine bağlı olarak Türk imalat sektörü Haziran’da yeniden büyümeye geçti.Bu işin iyi tarafı olurken kötü taraf isebu arada da hem girdi maliyetleri hem de nihai ürünfiyatları enflasyonu hızlandı ve satış fiyatları Eylül 2018’den beri en yüksek oranda arttı.Haziran PMI verisi detayları ve merkez bankasının iç talebi kontrol için devreye soktuğu yeni önlemler ekonomik aktivitenin enflasyon artışına ivme vermeye devam ettiğini anlatıyor. Dün gece yapılan elektrik-doğalgaz zammının yıllık enflasyonu zaten 0,8 puan kadar artıracağı bilgisi ile faiz artırarak talebi yavaşlatmak yerine yine sadece ihtiyati tedbirler ile durumu kontrol altına almaya çalışan merkez bankası açısından faiz indirim marjı esasta kalmamış oluyor. Faiz artırma yönünde bir hareketin de politik olarak imkansız olduğu ortamda, Temmuz-Ağustos ötesinde TL üzerinde baskıların yeniden artması beklenebilir. Mayıs’ta 49,3 olarak ölçülen manşet PMI, Haziran’da yeniden eşik değer 50,0’nin üzerine çıkarak 51,3olarak gerçekleşti. COVID-19 salgınının yayılmasını önlemek için uygulanan kısıtlamaların gevşetilmesi,
Türk imalat sektörünün ikinci çeyrek sonunda büyüme bölgesine geri dönmesinde etkili oldu. Hem üretimhem de yeni siparişler Haziran’da artış gösterdi. Yurt dışından alınan yeni siparişlerde ise Ocak ayındanberi en güçlü artış kaydedildi.

        *         *         *

Diğer taraftan da bir kısım firmalar ham madde temininde yaşanan zorlukların üretimde daha yüksek oranlı artışı engellediğini bildirdi.Tedarikçilerin teslimat süreleri Haziran’da yine belirgin bir şekilde arttı, ancak bu artış geçen yılın Eylül ayından beri en ılımlı düzeyde gerçekleşti. Çok tabii olarak girdi alımlarının yeniden büyümeye geçmesine rağmen, malzeme teminindeki sıkıntılar girdi stoklarındaki azalışın da devam etmesine yol açtı.Malzemelere erişimde yaşanan sorunlar nedeniyle imalatçılar yeni siparişleri karşılarken mevcut stoklarıkullandılar. Bunun yansıması olarak nihai ürün stokları da düşüş gösterdi.Üretim gereksinimlerindeki artış, firmaları ikinci çeyrek sonunda istihdam artışını sürdürmeye teşviketti. İstihdam üst üste on üçüncü ay arttı ve söz konusu artış ılımlı düzeyde olmasına rağmen Mayısayına göre Haziranda daha yüksek oranda gerçekleşti.Hal böyle iken girdi maliyetleri enflasyonu Haziran’da son altı ayın en yüksek düzeyine çıktı. Anket katılım

cıları, girdifiyatlarındaki artışı genel olarak Türk lirasındaki değer

kaybına bağlarken, başta metal olmak üzereham madde maliyetlerinin yükseldiğine yönelik geri dönüşler de alındı. Firmalar maliyet yüklerindekiartışa kendi satış fiyatlarını yükselterek karşılık verdi. Böylece satış fiyatları keskin şekilde ve Eylül2018’den beri en yüksek oranda arttı.

      *         *         *

Sonuç olarak,mevcut gelişme ile ilgili İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI anket verileri hakkında değerlendirmede bulunan IHSMarkit Ekonomi Direktörü Andrew Harker, şunları söyledi:“COVID-19 vaka sayılarının hızlı şekilde düşmesi ve kısıtlamaların hafifletilmesiyle birlikte Haziranayında büyüme bölgesine geri dönmeyi başaran Türk imalat sanayi sektörü, yukarı yönlü eğiliminönümüzdeki aylarda da sürmesini ümit ediyor olacak.Bazıkatılımcılar,ham madde temininde süregelen zorluk
lar olmasaydı büyümenin daha da güçlü olabileceğini ifade ettiği bir ortamda firmaların girdi stokuoluşturmada güçlük çektikleri ve yeni siparişleri karşılayabilmek için mevcut nihai ürün stoklarını kullanmak zorunda kaldıkları gözlendi.”Değerlendirmesini yapsa da;Covid-19 pandemik salgınının Hindistan çıkışlı Delta varyantı ile mutasyona uğraması neticesinde başlangıçta bir kısım Avrupa Ülke lerinde yaşanan Delta varyantı paniğinin geldiği noktada; ortaya çıkan geniş çaplı yayılma hızının yarattığı panik sebebiyle yeni önlemler de gündeme gelirken, halen fluğ olan görüntü daha da belirsizleşmeye başladı. Bunun yanında jeopolitik ve jeostratejik belirsizliklerin de aynı paralelde olması diğer belirsizliklerle birleşmesi de kısa,orta ve uzun vadede olası tahminleri de güçleş tirdiği izleniyor. Özetle; Türkiye açısından bu belirsizlikle pek de umut verici olmasa da, siyasi karar vericilerin daha ziyade ağırlıklı şekilde üretime odaklanılması ve gelişmenin önünde ciddi engeller oluşturan reformist iyileştirmelerin gerçekleştirilerek, ekonomik bileşenlerle entegre edilmesi çok büyük önem taşıyor.