Bu kapsamdaki hafta sonu itibarıyla olan gelişmelere bakıldığında;Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), piyasaların beklentileri yönünde haftalık gösterge repo faizinde değişikliğe gitmedi.TCMB Para Politikası Kurulu toplantısının ardından yapılan açıkla maya göre de, haftalık repo faizi yüzde 14,00 olarak kaldı. Hatırlanacağı veçhile TCMB, geçen yılın son 4 toplantısında faizde toplam 500 baz puan indirime gittikten sonra, bu yılın ilk 3 toplantısında faizde bir değişiklik yapmamıştı.Mamafih diğer taraftan da TCMB, geçen yılın son 4 toplantısında faizde toplam 500 baz puan indirime gittikten sonra, bu yılın ilk 3 toplantısında faizde bir değişiklik de yapmamıştı. Ancak Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK), Nisan ayın da tüketici fiyatlarının yıllık yüzde 69,97 arttığını açık lamasıyla bir sonraki aylarda yüksek enflasyonun devam edeceği düşünülürse; TCMB’nın yıl sonu enflas yon hedefinin tekraren revize edilmesi de kaçınılmaz gözüküyor.

* * *

Ülkemizin içinde olduğu coğrafya şartları bakımından; tkisi artarak sürmekte olan jeopolitik riskler, küresel ve bölgesel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskle ri canlı tutmakta ve belirsizliklerin artmasına yol açmakla birlikte; özellikle küresel gıda güvenliğindeki ticaret yasakları ile artan belirsizlikler, emtia fiyatların daki yüksek seyir, temel gıda ve enerji başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının daha da belir gin hale gelmesi ve taşımacılık maliyetlerindeki yük sek seviye uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyat larının artmasına da yol açmaktadır. Bu arada da yük selme sürecini devam ettiren küresel enflasyonun geldi ği noktada gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini vurgulamakta olduğu da eklendiğinde; bunun gelişmekte olan ülkelere de yansıyabileceği şüp hesiz ortadadır. Bu açıdan Bu çerçevede, iktisadi faaliyet, işgücü piyasası ve enflasyon beklentilerinde ülkeler arasında farklılaşan görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım larında ayrışma gözlenmekle birlikte, merkez banka ları destekleyici parasal duruşlarını halen korumakta oluşları da sebepsiz değildir.

* * *

Ancak dış alemdeki mevcut gelişmelerin tamamı değer lendirildiğinde; özellikle gelişmiş olan ülkelerin pratik te cari olan iktisat kurallarını uyguladıkları da dikkate alındığında; gelişmekte olan ülkelerin de bir vizyon te melinde ekonomi politikalarını düzenlemelerini de gerekli kılmakta;bunun için de yıl içinde hedeflenen tüm öngörülerin gerçekle çok yakından ilişkili olacak şekilde yeknesaklık sağlanması da çok büyük önem taşımaktadır. Lakin TCMB’nın”enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışları, ekonomik temellerden uzak fiyatla ma oluşumlarının geçici etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şokları etkili olmaya devam etmekte” olduğuna işaret ederken;TCMB Para Politikası Kuru lu’nun, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikra rın tesisi için atılan ve güçlendirilerek sürdürülmekte olan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başla yacağını öngörmektedir.Bu çerçevede Kurulun, politi ka faizinin sabit tutulmasına karar verdiğinin”açıklan masına karşılık;döviz şoklarının zamana yayıldığı düşü nüldüğünde bu şartlarda halen dezenflasyonist süreç ten bahsedilmesi gerçeklerle örtüşmemektedir.

* * *

Sonuç olarak,özellikle tedarik zincirindeki yüksek enflasyondan kaynaklı bozulmaların devam ettiği bir dönemde; çift rakamlı durumdaki yüksek enflasyonun hem maliyet enflasyonu hem de talep yönlü enflasyon şeklinde iki yönlü gelişmesi yanında; sanayi sektörle rinin temel girdilerinin neredeyse %85 gibi ithal girdisi ile faaliyet göstermesinin getirdiği ithal enflasyonun bi leşimiyle;hiperenflasyona doğru yönelen gidişin durdu rulması ancak orta ve uzun vadede mümkün olabilir. Neticede yüksek enflasyonda fasit daireye bir kere girdikten sonra neden-sonuç ilişkisi önemini kısmen yitirmekte, nihayetinde bütçe açığının faiz oranlarını ve enflasyonu yükselttiği, enflasyonun da daha sonra ki aşamada faiz oranlarını ve bütçe açığını yükselttiği bir vasat ortaya çıkmaktadır.Bu fasit daireden çıkılabil mesi için para ve maliye politikalarının uygun ve birbir leriyle ahenkli bir şekilde uygulanması gerekmektedir