Ülkenin gündemine çok acayip çok garip şeyler “paaaaat” diye düşüyor, bizler de şaşıyoruz…

Milyonluk, milyarlık saatlerle kol gösterip el sallayanlar,

“Altın haram” diyerek oy avcılığına soyunup kızının düğününde yarım kiloluk altın kemerden aşağı takı kabul etmeyenler,

Ayakkabısını bile eğilmeye üşenip ona buna bağlatmayı meslek edindiği halde bir gariban evine kamuoyu tavlama amaçlı gittiğinde kameralara yer sofrasının önünde bağdaş kurup çorba kaşıklarken poz verenler,

Çakarlı arabalarıyla sol şeridin en solundan son sürat camiye namaza yetişmeye gittiğini yüzümüze baka baka söyleyenler,

Milletin aracını kazayla çizip içeri girenler ve son sürat kullandığı aracıyla kaza yapıp adam öldürüp tutuksuz yargılanan bacılar,

“Tekstil sektörü batacak” diyerek açıklamalar yapıp borsaları maniple eden eski bakanlar,

Altın zincirleriyle, dar pantolonları, parlak siyah rugan ayakkabılarıyla ve kirli sakallarıyla bir tuhaf görüntünün sahibi olan başkanlar maşkanlar,

Son olarak da Adanalarda yalınayak çocukların hatırını sormaya giden giderken de sanki bu çocuklara nazire olsun gibilerden 80 bin liralık çizme giyen iktidar matmazelleri… Çocukların eli yüzü kirli ya; eğilip öpmeye bile gerek görmüyor hanımefendi, tepelerden bakıyor…

Netflix’te yakın zamanda izlediğim o ünlü Çizmeli Kedi filmini anımsadım bir anda, Antonio Banderas, Salma Hayek Pinault, Harvey Guillén’in başrollerinrde yer aldığı filmin konusu da, efsanevi kahramanlıkları yüzünden dokuz canından geriye sadece bir canı kalan Çizmeli Kedinin, büyülü bir dilek yıldızı'nı bulmak için bugüne kadarki en cüretkâr macerasına atıldığı şeklindeydi…

Çizmeli Kedi;

Dokuz canından sekizi gitmiş kedi!..