Kurban bayramımız hayırlı uğurlu olsun; büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperiz; kurban kesip et gönderenlere de “Allah kabul etsin” deriz…

Eveeeeet;

Dersimiz kurban çocuklar;

Şimdi bu kurban işine dalan(!) bazı yatırımcılar var biliyorsunuz… “Yurt içi şu kadar, yurt dışı bu kadar” diyenlerden tutun da “bizimkisi İslami kesim…” diyenlere kadar bir yelpaze içinde yer alan bir seri kurban kesim/dağıtım olayı. Ve bu olay içinde de bir rekabetin doğuşu. Şu İslami kesim denen dalgayı pek çözemediysek de bundan anlaşılan demek ki bu kurban olayının bir de İslami olmayan boyutu var, sahtekârlık boyutu yani. Yapar bunlar!..

Şimdi;

Diyanet işlerinin açıkladığı bir katılım payı var,

Bir takım İslami vakıf veya derneklerin belirlediği katılım payı var,

Bazı kasap veya marketlerin talep ettiği başka başka katılım payları var…

Yurt içi katılım ayrıııı,

Yurt dışı ayrı!..

Sadece kesilecek kurban aynı! Ülkede genelde kasaplık kurbanlık hayvan bedeli de aynı ise, bu ayrı fiyat uygulaması neden? Fiyatların bir rekabet ortamı içinde aşağı çekilmesi neden?

Bir de; yurt dışı katılım bedellerinin yurt içi katılım bedellerinin neredeyse üçte bir olması neden?

Yani şu; sevap aynı sevap da, sevabı kazanmanın ederi değişik!..

Ve gelinen aşamada akla takılan soru; bu kurban olayında kurbanlık olan kesilecek hayvan mı, söğüşlenecek hayırsever mi?

Her önüne gelenin kurban payı kabul ettiği bir ticaret ortamında bu işlere açıklama getirmesi gereken makam da hangi makam?

Merak ettik de soruyoruz işte…

Siz de bana şunu sorabilirsiniz; “sabahtan beri fetva verip duruyorsun da, sen kurban kesiyor musun?”

El cevap: Hayır kesmiyorum!

Kendime göre nedenlerim var, ama kesecek olsaydım ya Mehmetçik Vakfı için la da Lösev için keserdim ya da bağışını yapardım,

Kestiğim kurbanı da bütünüyle dağıtırdım, öyle kavurmaymış mavurmaymış, at dondurucuya altı ay yersinmiş, tamah etmezdim…

Anlaşıldı mı arkadaşlar?

Ve;

Her keslere de mutlu, umutlu, esenlik dolu,

Çoluklu çocuklu,

Torunlu torbalı bayramlar...

CHP’DE DEĞİŞİM SANCILARI

CHP ülke genelinde en çok konuşulan konular arasında. Son seçimde hiçbir etkinliği olmayan, hiçbir gücü bulunmayan ve oy potansiyeli de yüzde 1 bile olmayan langır lungur partilere 45 milletvekili bağışladı ya, gerçek CHP’lilerin ve partinin gerçek tabanının eleştirilerine de maruz kaldı.

Öyle ya;

Senin ne işin var birader elin çarşaflısıyla, sarıklısıyla… Nerede senin ilkelerin? Partinin kurucusu Atatürk bunun için mi devretti kurduğu partiyi, kılığıyla kıyafetiyle çağdışı yaşamı tercih edenlere kucak açasın diye mi?

Hayatının hatasını yapmış olduğun ve meclise kazandırıp partilileri küstürdüğün adamların bak bakalım yakın bir gelecekte kaç tanesi seni takacak, kaç tanesi AKP ile birlikte hareket edecek, kanlarında var çünkü bunların dincilik…

Göreceğiz!

Senin oy potansiyelin belli, tek başına iktidar olma düşüncelerin de bir hayal; senin işin koalisyon, hal böyleyken kim doldurdu seni de son genel seçimde birinci parti çıkma yoluna saptın, direkt koalisyona neden oynamadın?

Pişmanlık hele hele son pişmanlık fayda etmiyor; işte böyle birileri çıkıyor “değişim de değişim” diyor, değişimden kasıtları da belli, “değişim genel başkandan başlar” deniliyor, resmen ifade edilmese de bu böyle, herkes de biliyor, ülke genelinde böyle, Zonguldak’ta da böyle. Bir zamanların solun kalesi olan Zonguldak’ı AKP’ye teslim eden o çokbilmişler, o durdukları yerde kendilerine görev çıkaranlar, o toplanıp toplanıp sonradan “kandırıldık, pişmanız” diyenler, o kahve köşelerinde ahkam kesenler, kim kuvvetliyse onun yel değirmenine üfleyenler, o yaşı geçmiş beyni sulanmış takım…

Kendinize gelin artık!

Artık yerinizi gençlere bırakın!

Yerinizi bu partiye gönül vermiş kadınlara bırakın!

Eskimiş çoraplar çıkarılıp atılmalı bu partiden ve yeniden doğabilmenin heveslilerine ama gerçek heveslilerine kucak açılmalı…

Partiyi babalarının malıymış gibi görenlerin topunu, Bahçeli denen kişinin deyimiyle “alayını” artık emekli edin, değişim de böyle olur, değişimse kökten değişim… Değişim sözde olmaz, patlıcan gibi közde de olmaz, özde olur!..

Bu böyle biline…

Arıza(!) yapanlar süpürülüp sümen altı edile…