Son gelişmelere bakılırsa BMGK'nın 15 üyesi,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 Temmuz'da yaptığı Kıbrıs'ta iki devlet ve "Maraş bölgesinin yüzde 3,5'u kadar bir bölgenin de açılacağı" açıklamasını kınayan kararı BMGK’nun gerçekler den ne kadar koptuğunu da gösteriyor.BMGK, kınama mesajında Kıbrıs'ta "iki toplumlu, iki bölgeli ve politik eşitliğe dayalı bir federasyon temelinde adil bir çözüm çağrısı"nı yapması da; doğrudan skandal bir açıklamadan öte bir şey değildir. Bu kap samda Dışişleri, KKTC hükümetinin Maraş açılımının ikinci aşamasına yönelik kararı hakkında yazılı açıklama yaparken ;“KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar tarafından 20 Temmuz 2021 tarihinde açıklanan, Maraş açılımının ikinci aşaması hakkında BM Güvenlik Konseyi tarafından yapılan Başkanlık Açıklaması ile çeşitli ülkelerin yaptıkları, Ada’daki gerçeklerle bağdaşmayan ve asılsız iddialara dayanan açıklamaları tümüyle reddediyor ve bunlara ilişkin KKTC’nin verdiği cevapları tamamıyla paylaşıyoruz. Bu açıklamalar Maraş’ın KKTC toprağı olmadığı, KKTC’nin Maraş’taki mülklere el koyacağı ve buraya mülkiyet hakları hilafına yerleşimciler getireceği gibi mesnetsiz iddialara ve Rum-Yunan kara propagandasına dayanmaktadır” şeklindeki karşı yanıtla cevaplandığı izlendi

* * *

BMGK’nun bu kınama kararı öncesinde Yunanistan’ ınEge'deki Yunan adalarını silahlandırmakla 1923'teki Lozan ve 1947'deki Paris anlaşmalarının ilgili maddelerine aykırı davrandığına dair Yunanistan'ı Doğu Ege adalarının silahsızlandırılmış statüsünü ihlal etmekle suçlayarak Birleşmiş Milletler'e (BM) bir mektupla 16.07.2021 tarihinde şikayetetmişti.Türkiye'nin BM Nezdindeki Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu imzasıyla,Genel Sekreter AntonioGuterres'e hitaben yazılan mektupta, "Bir kez daha dikkatinize getirmek isteriz ki Yunanistan, Ege ve Akdeniz'deki adaların silahsızlandırılması konusunda ilgili anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmemektedir" ifadesi yer almış;Mektupta, aralarında Meis'in de bulunduğu söz konusu adaların Türkiye ana karasına yakınlığına vurgu yapılarak, 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşmalarında açıkça belirtilmesine rağmen Yunanistan tarafından silahlandırılmasının Türkiye'nin güvenliğine ciddi tehdit oluşturduğunun altı çizile rek ayrıca ihlaller yüzünden oluşabilecek tırmanmanın bölgede barış ve güvenliğe yansımalarının olacağına vurgu yapılmıştı. Aslında mektupta da belirtildiği gibi “oluşabilecek ihlaller” e vurgu yapılırken bölgedeki barış ve güvenliğin bozulabileceğine vurgu yapılmasına rağmen BMGK’nun bu konuyu acilen günde mine almak yerine; Kıbrıs’la ilgili”Maraş” konusunu önceliğine alarak açıkça Yunanistan/Rum kışkırtmasıyla taraf olduğunu or taya koyması adil bir yaklaşım tarzı olmadığı gibi BMGK’nun meşruiyetinin bugün ve gelecekte sorgulanmasına yol açabilecek ibret verici bir durumdur.