Hep politik yazıp milleti bıktırmayalım diyoruz bu kez ve bir hastane maceramızı anlatıyoruz…

Eski adıyla Amele Birliği Hastanesi, şimdilerde Uzunmehmet Göğüs Ve Meslek Hastalıkları Hastanesi…

Eve yakın ya; kontrole montrole oraya başvuruyorum; bu saatten sonra bademcik kontrolü yaptıracak halimiz yok… Şeker, kolesterol…

Uzman doktorum da Didem Toker, dahiliyeci…

Ne zaman gitsem iyi haberler veriyor bana, geçtiğimiz Salı günü de öyle oldu, sabah randevumuza biraz erken gittik, kapıyı tıklattık; “ben işte, kontrol filan, beni bekletmeyin, kana sevk edin, öğleden sonra tekrar geleyim, yarın bi daha uğraşmayalım…” dedik, anlayışla karşılandık…

Sağ olsunlar, gerçekten kibar hanımlar, doktor da, yardımcıları da…

Gittik kanımızı verdik, bu arada kan alan hafiften kır saçlı hemşireye de kucak dolusu sevgi ve saygılarımla birlikte candan teşekkürlerimi de iletiyorum buradan, kanı aldı mı almadı mı haberim olmadı, ben biraz hassasım bu kan işinde, alırlarken hep kafamı çeviririm, hemşire hanım “tamamdır” deyince şaşırdım walla, o damara giren iğneyi hissetmedim bile… Tekrar bravo, kutluyorum…

Her neyse;

Öğleden sonra sonuçlar için makamdaydık, doktor hanımın huzurunda yani;

Sonuçlara baktı; çok iyi buldu…

Şeker yok gibi, kolesterol da öyle…

Diğer ayarlar da fabrika ayarı gibi, gel de sevinme…

Dedik ya; bu Didem Hanım bana hep güzel haberler veriyor, bir iki öneride bulundu, “hapa devam” dedi, reçetemizi yazdı, biz kolesterol hapına da devam edilecek mi sormayı unuttuk ama bir ara gidip sorarız…

Evet;

Durum bu merkezde,

Hastane mi?

Gerçekten güzel, bahçesi şahane, manzara o biçim, yakında mütevazi bir kafeteryası, adı “kantin”, aşağı da durduk yere yıkılan ve 1922 yılında padişah fermanıyla açılmış olan o canım Mithatpaşa ilk okulunun yerine  başlayan inşaat, bakarken hala içimiz yanıyor, nasıl kıydınız o eski ve bir Rus Kömür Ocağı işletmecisinin köşkü olduğu söylenen binaya, nerenize battı?

Neyse, devam edelim; hastanemiz temiz, bakımlı, personel de saygılı… Şu bazı çalışanlar için “amcacım, ablacım” yerine “hanımefendi, beyefendi” demeyi de bir alışkanlık haline getirtebilsek, 10’da 10 olacak.

Bu arada hastaneye maskesiz de girmek yasak, gidip kantinden ya da eczaneden satın almanızı öneriyor hasta kabul, başvuranlara ama her nedense kendileri maske kullanmıyorlar, anlayamadım gitti…

Ve;

Hasta kabulde maske takmayana randevu bile vermiyorlar ya da randevusunu teyit etmiyorlar, nedenmiş efendim? Bilgisayar maskesiz kişilerin başvurusunu değerlendirmiyormuş…

Vay anasını sayın seyirciler, ne biçim bilgisayarsa; nasıl bir program yüklemişlerse, çok akıllı bir sistem,  bizi salak yerine koymuyorlarsa, walla bravo…

Eveeeeeet;

Amele Birliği Maceramız şimdilik bu kadar,

Doktorumuz Didem Hanım’a da tekrar teşekkürler,

Nazik yardımcılarına da…

AMELE BİRLİĞİ MACERASI

Hep politik yazıp milleti bıktırmayalım diyoruz bu kez ve bir hastane maceramızı anlatıyoruz…

Eski adıyla Amele Birliği Hastanesi, şimdilerde Uzunmehmet Göğüs Ve Meslek Hastalıkları Hastanesi…

Eve yakın ya; kontrole montrole oraya başvuruyorum; bu saatten sonra bademcik kontrolü yaptıracak halimiz yok… Şeker, kolesterol…

Uzman doktorum da Didem Toker, dahiliyeci…

Ne zaman gitsem iyi haberler veriyor bana, geçtiğimiz Salı günü de öyle oldu, sabah randevumuza biraz erken gittik, kapıyı tıklattık; “ben işte, kontrol filan, beni bekletmeyin, kana sevk edin, öğleden sonra tekrar geleyim, yarın bi daha uğraşmayalım…” dedik, anlayışla karşılandık…

Sağ olsunlar, gerçekten kibar hanımlar, doktor da, yardımcıları da…

Gittik kanımızı verdik, bu arada kan alan hafiften kır saçlı hemşireye de kucak dolusu sevgi ve saygılarımla birlikte candan teşekkürlerimi de iletiyorum buradan, kanı aldı mı almadı mı haberim olmadı, ben biraz hassasım bu kan işinde, alırlarken hep kafamı çeviririm, hemşire hanım “tamamdır” deyince şaşırdım walla, o damara giren iğneyi hissetmedim bile… Tekrar bravo, kutluyorum…

Her neyse;

Öğleden sonra sonuçlar için makamdaydık, doktor hanımın huzurunda yani;

Sonuçlara baktı; çok iyi buldu…

Şeker yok gibi, kolesterol da öyle…

Diğer ayarlar da fabrika ayarı gibi, gel de sevinme…

Dedik ya; bu Didem Hanım bana hep güzel haberler veriyor, bir iki öneride bulundu, “hapa devam” dedi, reçetemizi yazdı, biz kolesterol hapına da devam edilecek mi sormayı unuttuk ama bir ara gidip sorarız…

Evet;

Durum bu merkezde,

Hastane mi?

Gerçekten güzel, bahçesi şahane, manzara o biçim, yakında mütevazi bir kafeteryası, adı “kantin”, aşağı da durduk yere yıkılan ve 1922 yılında padişah fermanıyla açılmış olan o canım Mithatpaşa ilk okulunun yerine  başlayan inşaat, bakarken hala içimiz yanıyor, nasıl kıydınız o eski ve bir Rus Kömür Ocağı işletmecisinin köşkü olduğu söylenen binaya, nerenize battı?

Neyse, devam edelim; hastanemiz temiz, bakımlı, personel de saygılı… Şu bazı çalışanlar için “amcacım, ablacım” yerine “hanımefendi, beyefendi” demeyi de bir alışkanlık haline getirtebilsek, 10’da 10 olacak.

Bu arada hastaneye maskesiz de girmek yasak, gidip kantinden ya da eczaneden satın almanızı öneriyor hasta kabul, başvuranlara ama her nedense kendileri maske kullanmıyorlar, anlayamadım gitti…

Ve;

Hasta kabulde maske takmayana randevu bile vermiyorlar ya da randevusunu teyit etmiyorlar, nedenmiş efendim? Bilgisayar maskesiz kişilerin başvurusunu değerlendirmiyormuş…

Vay anasını sayın seyirciler, ne biçim bilgisayarsa; nasıl bir program yüklemişlerse, çok akıllı bir sistem,  bizi salak yerine koymuyorlarsa, walla bravo…

Eveeeeeet;

Amele Birliği Maceramız şimdilik bu kadar,

Doktorumuz Didem Hanım’a da tekrar teşekkürler,

Nazik yardımcılarına da…