En son ulusal basında çıkan benzer nitelikteki haberlere göre bir taraftan Türkiye için beka sorunu olan PKK/PYD’ ye her türlü silah ve lojistik destek verirken; diğer yönden de 15 Temmuz 2016’da başarısızlıkla sonuçlanan hain FETÖ darbesi ile amacına ulaşamayan ABD’nin bu defa da Doğu Akdeniz, Kıbrıs gerilimleri halen sürerken Washington-Atina arasındaki işbirliğinin dikkat çekici şekilde artması bir çok soruyu da beraberinde getiriyor.ABD’nin,bu yönde Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde yer alan ve Edirne sınırına 40 kilometre mesafede olan Dedeağaç üssüne 400’den fazla tank ve zırhlı araç sevkiyatı yapması yanında; ABD Savunma Görsel Bilgi Dağıtım Servisi tarafından yapılan açıklama,“Dedeağaç’ın stratejik olarak konumlandırılmış limanı, ABD Ordusu kuvvetleri için kritik derecede önemli bir ulaşım ve lojistik merkezi haline geldi” ifadelerinin paylaşılmasına ek olarak;İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi ve emekli Tuğgeneral Dr.Naim Babüroğlu, Dedeağaç’ın Türkiye’ye olan yakınlığına işaret ederek, “Dedeağaç’ın,anlaşmalara göre sınıra belirli mesafede silahsızlandırılmış olması gerekiyor. Türkiye, bu anlaşma çerçevesinde, ABD’nin burada oluşturduğu deniz ve hava üssünün bu mesefede kalıp kalmadığını incelemeli” derken, ABD’nin, Rusya’ya yönelik kuşatmasını perçinlemek istediğini vurgulayan Babüroğlu, “Yunanistan’da yeni üsler elde ediyor ve bu devam edecek.Bunun nedeni artık Türkiye yerine Yunanistan’ı ve Güney Kıbrıs’ı tercih eden bir ABD var” ifadelerini kullanması Türkiye-ABD ilişkilerinin yeni den baştan aşağı gözden geçirilmesini gerekli kılıyor.

* * *

Bu yönde Yunanistan’ın silahsız olması gereken adaları silahlandırdığını ve 23 adanın statüsünü kendi lehine çevirdiğini söyleyen Babüroğlu,“Türkiye, Yunanistan’ın olası saldırısı ve düşmanca tavrı karşısında yapacağı kara harekâtı sonucu karşısında Dedeağaç’ta ABD’yi bulur. Türkiye’nin bu durumu dikkatle takip etmesi gerekiyor”ifadesini kullanması yanında;”ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile son dönemde gelişen ilişkilerine de işaret eden Babüroğlu, “Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginlikte artık ABD, geleneksel tarafsız ya da uzlaştırıcı tavrı yerine Yunanistan ve GKRY’yi tercih eden bir yaklaşım içine girdi. Rusya da artık Yunanistan ve GKRY’yi tercih ediyor. İsrail, Mısır, Avrupa Birliği (AB) ve körfez ülkeleri de öyle. Türkiye ile Yunanistan sorunları, Türkiye-AB sorunu haline geldi. Bunu Yunanistan’ın mı başardığı yoksa Türkiye’nin izlediği politika sonucu mu olduğu önemli. Türkiye’nin artık yanında görebileceği bir dost yok”şeklindeki görüşünü dile getirmesi beka sorununun geldiği noktayı gösteriyor. Hal böyle iken,Yunanistan, ABD'ye ülkenin değişik bölgelerinde 50'yeyakın bölgede yeni askeri üsler sağlarken, ABD'ninde bunu karşılıksız bırakmamak için yeni yapılacak protokollerle askeri silahları hibe etmeye hazırlandığı yönünde bilgiler de alınıyor.

* * *

Sonuç olarak,ABD'nin Yunanistan'a hibe etmeyi planladığı silahların ilk listesinde şunlar da yer alıyor:

– 9 adet AH-64DApache saldırı helikopteri.

– 50 adet OH-58D saldırı helikopteri.

– 350 adet M-2A2 zırhlı personel taşıyıcı paletli tank.

– 60 adet MLRS paletli roketatar.

– 120 adet M-109A5 paletli Obüs tipi tank.

– Μ-198/M-119 kısa menzilli top.

– HEMTT mühimmat taşıyıcı araç.

– MRAP zırhlı personel taşıyıcı araç.

Çok tabii olarak bütün bunlar bu kadarla sınırlı değil.Gerçekte Türkiye’nin olası tehdit ve risklere karşı korunma kalkanı için 2.partiS400’leri de kısa sürede TSK’ya dahil etmesi yanında; İncirlik Üssü ve Malatya Kürecik Gözlem İstasyonunun masaya yatırmasında gereksinim bulunuyor. Çünkü ABD’nin anlayacağı dilden konuşma zamanı geldi de geçiyor bile.Buna karşılık Türkiye'nin Navtex ilanı ile birlikte Doğu Akdeniz'de tansiyon gittikçe yükselirken, ABD Lozan Antlaşması'na aykırı bir biçimde Dedeağaç'a asker yığıyor. Türkiye-Yunanistan sınırına yakın bir bölgede bulunan Dedeğaç'a NATO tatbikatları bahanesiyle ciddi silah yığınağı yapan ABD, buradaki stratejik limanın özelleştirilmesini ve işletmesini devralmaya çalışıyor.Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden Hasan Özkan, Dedeağaç'ın Türkiye sınırlarına 60 değil, 30 kilometrelik alan içerisinde yer aldığını hatırlatarak;"Lozan Antlaşmasına ek Trakya Sınırına ilişkin sözleşme 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanmıştır. Madde 1'e göre Adalar (Ege) Denizinden Karadeniz'e kadar, Türkiye'yi Bulgaristan ve Yunanistan'dan ayıran sınırların her iki yanındaki topraklar, yaklaşık olarak 30 km genişliğinde olmak üzere askerlikten arındırılacaktır. Madde 3'e göre jandarma, polis, gümrük memurlari, sınır bekçileri gibi, iç düzeni sağlamak ve sınırları gözaltında tutmak için gerekli özel unsurlar dışında silahlı hiçbir kuvvet ne konaklayabilecek, ne de dolaşabilecektir. Ayrıca kara, deniz ve hava kuvvetlerine ilişkin olarak, saldırı ya da savunma amacına yönelmiş, başka hiç bir tesis de kurulmayacaktır. Türkiye'de basında bile maalesef 60 km olarak haber yapılıyor, tamamen algı politikasıdır."şeklinde uyarı da bulunuyor.