Bir zamanlar Karadeniz bölgesinin ikinci büyük vilayeti olan Zonguldak gelmiş geçmiş beceriksiz politikacılar ve öngörüsüz yöneticiler yüzünden şimdilerde küçüldükçe küçüldü, içinden iki vilayet çıkararak ve bir türlü gelişemeyerek,  büyükçe bir köy haline dönüştü ve aynı bölgenin yani Karadeniz’in gerilerden ikinci de değil birinci vilayeti olma başarısızlığını gösterdi.

Peki biz n’aptık?

Bizi bu hale düşürenlere oy verip vekiller hediye ettik!..

Aymazlık bitti mi?

Sadece ve sadece kömüre bağımlı olmanın cezasını çeken insanların hala aylak aylak ve elleri kıçlarında kent merkezinde volta atıp durmaları, aymazlığın sürdüğünü gösteriyor.

Ve hala politikacıların dillerinde “ocaklara işçi alacağız, aldıracağız…” cümleleri. Kardeşim 50 yıldır işçi alınacak, 50 yıldan bu yana işçi sayısı da 50 binlerden 6 binlere düştü…

Son kullanma tarihi olmayan bir kaderi başımıza kakalayanlar var.

Başka kentlerde üretimler, yatırımlar, imalathaneler ve benzer sektörler patlıyor; bizim Zonguldak’ta da çiğköfteci, dürümcü, tantuni mantuni…

Pazaryerinde köylü yok,

Köylüye yasak caddelerde de yöresel ürüncüler hortladı şimdi!

En pahalı toplu taşım bizde, ulaşım bizde, dolmuş bizde, pide bizde, et süt bizde, ev bizde, işyeri kirası bizde…

Pahalı tıraş bizde, pahalı terzilik hizmetleri bizde;

Neymiş efendim?

Odalarmış zammı yapan!

Geçtiğimiz gün bir oda başkanı arkadaşım şöyle dedi: “abi adımı yazma ama ben bile bıktım, 400 lira saç tıraşına para istenince gittim makine aldım, kafayı üç numaraya vuruyorum, nasılsa kökü bizde, 10 günde formuna giriyor, köpeği de veterinere götürmüyorum artık, ayni makinayla devam… İki seferde makine kendini amorti etti…”

Yaaa, işte beleeeee!

Kader mi kazık yemek?

Hayır, değil…

Kader bazen 5 numarada;

Bazen de işi bilen uyanıkların elinde tıraşa devam şeklinde…