Bu kapsamda pandeminin Türkiye ekonomisine de ağır zarar verdiğini belirten Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, dünya ekonomisinin 2020’de yaklaşık yüzde 3,4 büyümesi beklenirken yüzde 4,3 küçüldüğü düşünüldüğünde bu küresel krizin sonuçlarının vahametinin daha net anlaşılacağını söylerken,“Türkiye yüzde 1.8 büyüme ile bu alanda 2020’yi en iyi geçiren G20 üyelerinden biri olsa da kendine has kırılganlıkları nedeniyle, ekonomisinde bu rakamların karşılık gelmesi gereken yüksek performansı bu düzeyde hissetmiyor” As lında bu açıklama Ülkemizin büyüme hedefini massetme seviyesine işaret ediyor.Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, pandeminin bir yılını ekonomiden diplomasiye geniş bir perspektifte değerlendirirken;pandeminin insanlığı gerçeklerin soğuk yüzüyle çok sert ve trajik biçimde karşı karşıya bıraktığını ifade eden Han, “Nasıl açlık ve fakirlik birer küresel sorun ise ve sonuçları da dünyanın dört bir yanına yayılıyorsa, pandemi de öyle. Netice itibariyle bugünün sorunları, pandemi dahil ama onunla kısıtlı kalmamak kaydıyla küresel çözümler gerektiriyor”demesi de pandemini küresel ekonomilerdeki tahribatın geldiği noktayı gösteriyor.

                        *        *        *

Bu çerçevedeki açıklamalarını sürdüren Prof.Dr.Ahmet Kasım Han’a göre,”üniversite eğitimi olmayan çalışanlar açısından istihdamın şu an olduğu gibi gelecekte de kolay olmayacağını belirterek, bu kesimlerin çok önemli sıkıntılar yaşadığını ve bunun yıkıcı etkisinin, dünyanın diğer taraflarına göre Türkiye’de daha ağır olduğunu” belirtme   si yanında, “Burada önemli olan toplumun önemli kesimlerinin geleceğe güvenle bakabilmesi sorunu” diyen Han’a göre bu sorun sosyolojik açıdan ciddi sonuçlar doğuracak. Han, ortaya çıkacak toplumsal yaranın kolay kolay geçmeyeceğini ifade ederken, “Türkiye’nin son on yıldır ciddi biçimde göç aldığı düşünülürse, yönetilmesi dikkat gerektiren bir kırılganlıktan bahsediyoruz demektir” ifadelerini de kullanması ilerideki dönemlerde işsizlik olgusunun öngörülemeyen tarzda artacağına da işaret ediyor.Öyle ki,Entegre bir dünyada, neredeyse her sosyo-ekonomik kararın kuvvetli bir kelebek etkisi yaratma potansiyelinin bulunduğunu ifade eden Han, şu değerlendirmeyi yaptı: “ABD Başkanlık koltuğunda oturan kişinin verdiği kararlar iklim değişikliğinden, küresel ticaret ve güvenliğe tüm dünyayı ilgilendiren, hepimizi etkileyen, sonuçlardoğuruyor. Biz uluslararası iş birliğini hangi kurallar ve kurumlar çerçevesinde var edeceğimize karar vermek ve bu kararı hayata geçirmek noktasında başarısızolduğumuzu tüm çıplaklığıyla gördük bu pandemide” şeklindeki vur gusu da geçmişle gelecek arasında bir köprü kuruyor.

                        *        *        *

Sonuç olarak,koronovirüs vakaları ile yakın ilişkili kayıp bilançosuna da değinen Prof.Dr.Han’agöre;”Bunun bedeli, o da şimdilik kaydıyla, 2,5 milyon vefat. Nasıl açlık ve fakirlik birer küresel sorun ise ve sonuçları da dünyanın dört bir yanına yayılıyorsa, pandemi de öyle. Netice itibariyle bugünün sorunları, pandemi dahil ama onunla kısıtlı kalmamak kaydıyla,küresel çözümler gerektiriyor.”sözleri yanı sıra;”Pandemi dönemi dünya ticareti hakkında rakamlar paylaşan Han;”“Dünya ticareti ve küresel büyüme arasındaki korelasyon katsayısının 0,81 olduğunu, yani büyüme ve ticaret artışı arasında neredeyse birebir ilişki bulunduğunu; pandemi öncesi, 2019 yılında, dünyada yaklaşık 4,4 milyar insanın uçakla seyahat ettiğini ve nihayet dünya nüfusunun 7,7 milyara ulaştığını hatırlamak faydalı olabilir. Dünya tarihine bakıldığında salgınlar hep vardı ancak yayılımı bu kadar hızlı olmuyordu. İnsan dolaşımı sınırlıydı. Bu kadar kısa zamanda ve bu kadar büyük miktarda insanın seyahat etmesi imkânı yoktu ve bu hareketliliğin ekonomik refahla ilişkisi böylesine organik de değildi. Bir ekonomik aktivite cinsi olarak sınır aşan ticaret sosyo-ekonomik hayatın bu derece merkezi bir etkileyicisi değildi. Bu pandemi bizi bu gerçeklerin soğuk yüzüyle çok sert ve trajik biçimde karşı karşıya bıraktı.”vurgusu ise bu pandeminin gerçekleri yüzümüze tokat gibi vurmak suretiyle“koruyucu hekimliğin ne kadar    önemli olduğunun” mesajını verdiği de görülüyor.