Özellikle resesyon (durgunluk) dönemlerinde ortaya çıkan olası risklere bir göz atıldığında;beş ana finansal risk çeşidi vardır. Bunlar kredi riski, piyasa riski, likidite riski, faiz oranı riski ve operasyonel risktir. Bu riskler, hisse senedi ve tahvil gibi belli başlı yatırımlar, tüketici finansmanı ve uluslararası ticaret de dahil olmak üzere birçok yönde etkiye sahiptir. Bu risklerden kredi riski açısından mevcut tabloya bakıldığında,Türkiye İhracat Kredi Bankası (Eximbank), 17-25 Aralık sürecinde Bank Asya’yı kurtarmaya çalışan bazı şirketlere verdiği kredilerin tahsilinde büyük güçlük yaşıyor. 2018 yıl sonu itibarıyla toplam kredilerin yüzde 0,52’sini yakın izlemedeki krediler oluştururken 2020 başında bu oran yüzde 2’ye çıktı. Banka’nın yakın izlemedeki kredilerin önceki döneme göre 3 kat arttığı belirtilen raporda, bunların ödeme planının uzatılmasına yönelik yapılan değişiklik sayıları ve ödeme planı değişikliği ile uzatılan süreler dikkate alındığında yakından takibi gerektiği uyarısında bulunuyor. Bunun dışında ortaya çıkan sıkıntının giderilmesi açısından Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 30 Haziran’da dolacak olan bazı desteklerin Eylül ayı sonuna kadar uzatıldığınıduyurdu.30 Eylül 2021'e kadar kredi ödemelerindeki gecikmelere esneklik tanınarak, gecikmeye giren krediler takip hesaplarına aktarılmadan önce 90 gün yerine 180 gün beklenilmeye devam edilecek.

         *       *       *

Diğer taraftan da kredi riski yönünden mevcut sıkıntıların giderilmesine yönelik  bankaların “batık”olarak tabir edilen kredilerinin takibe alınma süresi 90 günden 180 güne çıkarılmıştı. Getirilen düzenleme ile süre 30 Haziran 2021’e kadar uzatılmıştı.BDDK, 30 Haziran’da dolacak olan bazı desteklerin 30 Eylül’e kadar uzatıldığını duyurdu.Böylecebankaların 90 günde takibe almaları gereken krediler ve kredi kartı borçlarının süresi yeniden 180 gün oldu.Bankaların bilançolarında, bu düzenleme ile takibe düşen kredilerin sayısı daha az görünüyordu. BDDK açıklamasında; pandemi nedeniyle bankalar tarafından yerine getirilmesi gereken bazı yükümlülüklerde geçici nitelikli bazı düzenlemelerin tekrar değerlendirildiği ve 30 Haziran'da sona ermesi gereken bazı düzenlemelerin Eylül ayı sonuna uzatılmasına karar verildiği bildirili yor.Hadiseye piyasa riski yönünden yaklaştığımızda ise;olumsuz fiyat hareketlerinden kaynaklanan finansal yatırımlardaki zarar riskidir. Hisse senedi fiyatlarındaki ya da emtia fiyatlarındaki veya döviz dalgalanmalarındaki değişiklikler piyasa riskine örnek olarak gösterilebilir. Bu anlamda son dönemdeki       gelişmeler dikkate alındığında zaman zaman yaşanan kur şok larının yanında yoğunlukla yaşanan siyasi kargaşalar,faiz oran   larındaki değişimlerde yaşanan belirsizlikler güncel pozisyon da takibi gerektiren farklı risk çeşitleri olmaktadır.

            *       *       *

Sonuç olarak, diğer bir risk türü durumundaki likidite krizi pozisyonuna bir göz attığımızda;likidite riski, belirli bir dönemde belirli büyüklükteki varlıkları,varlığın fiyatını olumsuz yönde etkilemeden satın alamama veya satamama riskidir.Yeterince likit olmayan bir piyasada kısa bir süre içinde büyük bir ticaretin yapılması riski bir hayli yüksek olabilmektedir. Likidite riski,menkul kıymetlerinizi hızlı bir şekilde satmanızı etkilerken alış ve satış fiyatını da etkileyebilir. Yine finansal kırıl ganlıkla ilgili sürecin aşılmasında çekilen sıkıntılar da bu an   lamdadır. Örneğin bir şirketin iflasın eşiğinde olduğu söylendiğinde likidite riski ortaya çıkabilir, şirket ciddi bir olay yaşar ya da satış hisselerinin hacmiyle satış emirlerinin hacmi arasındaki dengesizlik nedeniyle hisse işlemleri durdurulur. Hal böy le iken faiz riski yönünden de;Faiz oranı riski, sabit getirili menkul kıymetlerin beklenmeyen faiz oranı değişikliklerinin bir sonucu olarak zarar görmesi olasılığını ifade eder. Ekonomik koşullar; faiz oranı değişiklikleri, pandemisalgını,politik kargaşalar ve doğal afetler gibi birçok durum faiz riskine neden olabilmektedir.Günümüz şartlarında yatırımcıların, portföylerini çeşitlendirerek faiz risklerini bir miktar azaltabilmeleri mümkün olabilmektedir. Öte yandan operasyonel risk kav ramı da bir şirketin faaliyetlerini belirli bir alanda ya da sektörde gerçekleştirmeye çalıştığı zaman karşılaştığı belirsizlik ve tehlikeler olması şeklinde açıklanırken;Operasyonel riskin kesin olarak piyasa veya kredi riskinden daha net bir şekilde tanımlanması zor olsa da, birçok şirket tarafından son yıllarda yüksek oranda duyurulan zararların bir kısmına sebep olduğu düşünülmektedir.Böylesi zamanlar için de Devletin destekleri öne çıkarken,regülasyon temelinde ihtiyat saiki ile TCMB nez dinde yeterli miktarda nakit rezevr bulundurulması esas alın malıdır.