iktisadi kırılganlığın geldiği noktada bir de CDS Risk Priminin Türkiye CDS 5 Yıllık USD (TRGV5 YUSAC=R) 908,40 +23,12 +2,61%) şeklindeki yüksek seviyeye çıkması, görünür o ki finansman ihtiyacının karşı lanması yönündeki sıkıntıları da öne çıkardı.Çünkü 1 yılda yenilenmesi gereken 182,4 milyar dolar dış borcu da ekledi ğimizde 220 milyar doları aşan dış finansman gereğinin ortaya çıktığı görülüyor.Döviz kuru dolardaki hareketlen menin halen devam ettiği bu süreci değerlendiren birçok ekonomiste göre kış aylarında ödemeler dengesi darboğazı yaşanabileceğine dikkat çekilirken; bu durum ödemeler dengesi darboğazı, Türkiye’nin dış borçlardan kaynaklanan yükümlülükleri karşılamakta güçlük çekmesi anlamına geliyor. Hadiseye bu yönden bakıldığında ise; en son 908,40’a çıkan CDS Risk Primine göre Eurotahvil alıcı larının artış gösteren bu riski fiyatladığını gösteriyor. Dış basına göre halen Türkiye’nin de dahil olduğu Gelişmekte Olan Ülke tahvillerinin %26’nın yüksek risk bölgesinde işlem görmesi, kış ayları için ciddi bir risk oluşturması ise madalyonun öteki yüzü durumunda.

* * *

Diğer taraftan da Türkiye’nin cari açığı Mayıs 2022’de 6.5 milyar dolara kadar yükselerek, yılın ilk 5 ayında 28.1 milyar doları buldu. Turizm gelirlerinin aynı dönemde %148 artışla 3.1 milyar dolardan 7.6 milyar dolara çıkması da genel tablodaki bozulmayı değiştiremedi. 12 aylık kümülatif cari açık 29.4 milyar dolar. Net enerji ve altın ithalatı hariç cari fazla 38.3 milyar dolar olsa da, Türkiye’ nin bir türlü düzeltilemeyen yapısal sorunları böyle devam ettikçe cari açık, buna bağlı dış aleme finansal yükümlülük lerin artması sıkıntısı da ortadan kalkmayacak.Mevcut veri trafiğine göre değerlendirilirse; 2022’nin bütününde 40 milyar doları aşan bir cari açık faturası çıkacağını gösteri yor. İlk 5 ayın trendi 60 milyar dolar rakamını gösterse de, yılın ikinci yarısında ekonominin yavaşlaması ile cari açıktaki hızlı bozulma da ivmesini kaybedecek gibi bir görünüm veriyor.

* * *

Konuyla ilgili olarak 2001-2006 yılları arasında Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Prof. Dr. Fatih Özatay, ekonomide 2001 yılında yaşanan krizle bugünkü kriz arasındaki benzerlik ve farklılıkları ANKA Haber Ajansına değerlendirirken;” 2001 krizinin şubat ayında çıktığına ve mayıs ayında da “güçlü ekonomi programı uygulandığına” dikkat çeken Özatay, enflasyonu düşürmenin zor olmadığını, ancak ciddi bir program uygu lanması gerektiğini vurgularken; Bütçe açığı daha fazlaydı 2001’de. Kamunun borçları daha yüksekti. Çünkü bankala rı kurtarma operasyonu vardı. Şimdi kamu borcu daha düşük, bütçe açığı da daha düşük. Dolayısıyla maliye politikasında yapılacaklar açısından işler şimdi daha kolay. Maliye politikası çerçevesinde borç düşük ama borcun döviz cinsinden kısmı daha yüksek.Dolayısıyla, kur hare ketlerine karşı hassas yapıyor şu andaki durumu” şeklinde ki açıklamasına dikkat edilirse; aslında aşılamayacak bir sorun değil.

* * *

Sonuç olarak,Prof.Dr.Özatay’ın öne çıkan diğer bir en önemli çıkışı da;”para politikası açısından bakıldığında ise 2001 krizinden sonra enflasyona odaklanan ciddi bir para politikası vardı ve Merkez Bankası da bağımsızdı. Şimdi durum olumsuz.” Vurgusu siyasi otoritenin hatalı yaklaşı mını özellikle öne çıkardığı izleniyor.Bu yöndeki değer lendirmesine devam eden Özatay’a göre;” ünkü, para politikası sahadan çekilmiş vaziyette. İstenildiği zaman Merkez Bankası başkanı görevden alınabiliyor bu da bağımsızlık açısından literatürde olumsuz bir durum. Bankalara baktığımızda şimdiki durum çok daha olum lu.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) açısından bir soru işareti yoktu. Şimdi çok enflasyon hesabı konusunda başka enflasyon hesabı yayınlayan araştırmacılar var. Çok daha yüksek buluyorlar, bunlar da doğru ya da yanlış TÜİK’in itibarı hakkında soru işareti doğuruyor. Zayıf taraflara cevap vermek gerekiyor.” Sözleri ise üzerinde durulması gereken önemli konular. Hadise bu yönden değerlendirildi ğinde ise bir şeylerin yanlış gittiği çok açık.Mamafih düzel tilemez de değil.Ekonomisi sağlıklı olan fiyat istikrarının sağlandığı ülkelerin model alınması durumunda bütün bu sorunların önüne geçilebilir.Yeterki güven sağlayıcı,düz gün işleyen bir sistem oluşturulabilsin.