Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, Temmuz ayında bir önceki aya göre %2,7 oranında azaldı; Haziran ayında 62,6 olan endeks, Temmuz ayında 60,9 oldu.

                                 *       *       *

Diğer taraftan da Gelecek 12 aylık döneme ilişkin hanenin maddi durum beklentisi endeksi Haziran ayında 79,9 iken, Temmuz ayında %0,9 oranında artarak % 80,6 oranında gerçekleşmesine karşılık; bu defa gelecek 12 aylık döneme ilişkin genel ekonomik durum beklentisi endeksi Haziran  ayında 85,5 iken, Temmuz ayında %3,9 oranında azalarak %82,2 şeklinde kayda geçti. Hanenin maddi durum beklentisindeki artış daha ziyade ilk altı aylık enflasyon farkı ile birleşen zamlardan oluşsa bile bu artış %0,9 la sınırlı kalırken; piyasa enflasyon oranının TÜİK enflasyon oranından daha yüksek olması sebebiyle ekonomik durum göstergesi %3,9 oranındaki göreceli daha yüksek azalma izlenirken Temmuz ayındaki maddi durum beklentisindeki ise %0,9 luk artış yönünden daha düşük kaldığı görülüyor. Hal böyle iken, gelecek 12 aylık döneme ilişkin işsiz sayısı beklenti endeksi Haziran ayında 62,1 iken, Temmuz ayında %1,7 oranında azalarak 61,0 olması açısından hadiseyi irdelediğimizde; başta iş bulmak için İŞKUR’a müracaat eden ancak iş bulamama sebebiyle iş aramaktan vazgeçen kesimlerle buna ilave edilebilecek diğer çalışmadığı halde kısa çalışma ödeneğinin ödendiği çalışır görünen kesimlerin işsizlerin kapsam dışında kalması dikkate alındığında bu azalma yine de sınırlı görünüyor.

                                  *       *       *

Öte yandan da gelecek 12 aylık döneme ilişkin tasarruf etme ihtimali endeksi Haziran ayında 23,1 iken, Temmuz ayında %14,0 oranında azalarak 19,9 olması yönüyle bu veriyi de incelediğimizde pandemi kaynaklı olduğu kadar fırsatçılıkla da birleşen fiyat artışlarının geldiği noktada piyasalardaki fiyat artışlarının %30-50 arası oranlara kadar dayanmasıyla  halkın satın alma gücündeki ortaya çıkan aşınmaları sebebiyle tasarruf etme ihtimali endeksinin oransal bakımdan daha da azaldığını görüyoruz. Neticede bir iki veri hariç tüketici güven endeksinin Haziran ayında %62,6 iken; Temmuz ayında %2,7 azalarak %60,9 oranında olması, bu düşüşlerin sonraki dönemlere de yansıyabileceği yönünde güçlü sinyaller veriyor. Dolayısıyla pandemi vakalarındaki belirsizliklerle  finansal kırılganlıkla ilgili CDS risk primindeki 500 lerden 496,95 lara doğru küçük bir azalma yönünde seyir olsa da daha iyimser olabilmek için bu düşüşün çok makul düzeylere kadar inmesi de zorunluluk taşıyor.

                                      *       *       *

Sonuç olarak, bir kısım sınırlamalar kapsamındaki sokağa çıkma yasakları ve karantinalar göreceli şekilde azaldıkça, ekonomik faaliyet de doğal olarak yavaş olsa da artıyor. Bu bağlamda bazı veriler ise geleceğe tam olarak ışık tutmuyor. Ancak ödemeler dengesinde sermaye hesabı, TCMB Beklenti Anketi ve BloombergHT Temmuz öncü tüketici güveni daha güncel ve Covid-19 pandeminin ötesinde ekonomide yeni trendleri açıkça yansıtıyor. Dahası örneğin Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD), 2020 yılının ilk yarısına dair açıkladığı sektörel verilerine göre Haziran ayında 6 ana ürün grubunda toplam satışlar (iç satış+ihracat) arttı. İlk 6 aylık dönemde ise iç satışlar yüzde 4 oranında artarken, toplam satışlar (iç satış+ihracat) yüzde 9 oranında daralması toparlanma için biraz daha zamana ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Bu arada daha ziyade kısa orta ve uzun vadedeki bazı bir kısım belirsizliklerin getirdiği riskleri de göz önünde tutmamız gerekiyor. Çok tabii olarak iktisadi olaya bardağın dolu tarafından baktığımızda; Temmuz ayında hem iç satışlarda hem de ihracat adetlerinde iyileşme olması bekleniyor. Düşen faiz oranlarıyla ivme kazanan konut satışları ve kamu bankalarının beyaz eşya satışları için başlattığı uygun kredi kampanyaları neticesinde 2020 yılı için iç pazar beyaz eşya satışlarında düşük -orta tek haneli bir büyüme öngörüsü yönünden ortam müsait. Avrupa’ya coğrafi yakınlık da Türkiye için daha önemli bir rekabet avantajı olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle, Avrupa nezdinde beyaz eşya pazarındaki %10-%15 daralma beklentilerine rağmen Türkiye’nin beyaz eşya ihracatında pazar payı kazanımları beklentileri nedeniyle düşük tek haneli düşüş öngörüsü de sürpriz olmaz.