İktisadi tablo içinde ithalatın da patlaması, cari açığın fonlanması adına döviz talebinin de hız kazanmasına neden olan gelişmeler devam ederken; Reuters anketi ne göre, haftaya açıklanacak cari işlemler dengesinin Nisan ayında 2,9 milyar dolar açık vermesi ve artan enerji maliyetleri nedeniyle 2022 yılını yaklaşık 40 milyar dolar açıkla tamamlaması bekleniyor.Geçmişte devreye alınan büyük kredi teşviklerinin yarattığı cari açık genişlemesi ve neticede Türk Lirası’nın değer kaybı, ”enflasyon-devalüasyon”fasit döngüsünü her geçen gün daha da tetikleyerek sürdürülebilirlilikle ilgili de soru işaretlerinin daha da tırmanmasına sebebiyet verdiği görülüyor.Bu arada Türkiye’nin yabancı indinde riskleri ni yansıtan 5 yıl vadeli CDS risk primi, son 2 günde yaklaşık 25 baz puan yükselerek 740bp seviyesine kadar ulaşmış bulunuyor.Gerçekte bu seviye 2008 Lehman Brothers krizinde bu yana görülen en yüksek seviye olurken,son 14 yıl içinde her geçen gün yeni zirveyi test aşamasına getirdiği izleniyor.

* * *

Hal böyle iken,Dünya Bankası’nın son etaptaki gelişme lere ve tahminlere ilişkin yayınladığı güncellemeye göre; Covid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının etkileri nedeniyle bu yıla ilişkin küresel ekonomik büyüme tahminini %4,1’den 1,2 puan aşağıya çekerek %2,9’a düşürdü.ABD ve Euro Bölgesi için büDyüme tahminlerini %2,5, Japonya için %1,7, Çin için %4,3 olarak belirlerken, Türkiye için büyüme tahminini bu yıl %2,3, 2023 için ise %3,2 olarak belirlediğini açıkladı.Di ğer yönden de Rusya-Ukrayna arasında devam eden savaşın getirdiği belirsizlik ve yansımaların da etkisiyle öteden beri sorun hale gelen tedarik zincirindeki aksama lardan kaynaklı bozulmaların küresel büyüme rakamları üzerinde geniş yelpazede baskı kurduğu göze çarparken, bunun yanısıra küresel ekonomilerde geniş çapta endişe yaratan resesyon(durgunluk) ve stagflasyon (durgunluk içinde enflasyon artışı) olgusu risklerinin gündeme otur ması; durumun daha da zorlaşmasına neden oluyor.

* * *

Dünyadaki geldiği nokta açısından mevcut ekosistem yapısında gerçekleşen değişimlere bakıldığında;savaş, tedarik krizinden kaynaklı bozulmalar enflasyon, sıkılaş ma yönünde merkez bankası para politikası değişikliği, resesyon ve stagflasyon gibi faktörlerin cari olduğu bir ortamda, en son yayımlanan Birleşmiş Milletler Raporu nun çok çarpıcı ifadelere yer veren açıklamasında;” 94 ülkede 1,6 milyar kişi Ukrayna savaşının etkileri ile karşı kaşıya ve artan gıda ve petrol fiyatlarıyla başa çıkmakta güçlük çekiyor.”şeklindeki açıklamasına ek olarak;”dünyanın,Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle gıda ve enerji alanında şimdiye kadar görülen en ciddi ekono mik krizin eşiğinde olduğuna” işaret etmesi,durumun ve hametini açıkça ortaya seriyor.

* * *

Sonuç olarak,Türkiye dışındaki jeopolitik ve jeostratejik değişimlerin daha çok yoğunluk kazandığı bir ortamda; Türkiye’nin yabancı indinde risklerini yansıtan 5 yıl vadeli CDS risk priminin 740 bp’a yükselmesi karşısın da; süregelen ekonomik kırılganlıkların günü kurtarma ya da ertelenme yoluna gidilmesi,zaten iktisaden olum suz durumdaki kabaran, büyüyen faturayı ve mevcut riskleri büsbütün arttırmaktadır.Örneğin Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması bunlardan sadece bir tane sidir.Her ne kadar bu yönde etki analizi yapılsa bile bütçeye olabilecek yükünün 40 milyar civarında olabile ceği tahmin edilmektedir.Kaldı ki döviz kurundaki yuka rı yönlü her hareketlenme ve dalgalanmada bu tutarın da ha da artması kaçınılmaz bir durumdur.Gerçekte Türki ye’nin içinde bulunduğu realiteler dikkate alınmak üze re; öncelikle öteden beri bütçeye olan kaybın yüksek ol duğu kayıt dışı ekonominin en asgari seviye düşürülme si gerekmektedir.Buna çarpıcı örnek vermek gerekirse; Türkiye ekonomisindeki bu yönde ifade edilen kayıt dışı oranıyla 34 OECD ülkesini geride bırakırken. Türki ye ekonomisinin yaklaşık yüzde 28.72’si Kayıt Dışında görünüyor.İkincilik yüzde 28.70 ile Estonya ve yüzde 2810 ile Meksika’da. ABD yüzde 7.95, İsviçre ise yüzde 8.07’lik kayıt dışı ekonomi oranıyla son sıralarda yer alıyor.Bunun dışında güven unsurunun öne çıktığı bir or tam yaratılarak toplumsal refahın daha çok artmasına imkan veren kapsamlı bir vergi reformunun yapılması yanında; özellikle fiyat istikrarının sağlanmasına yöne lik mikro ve makro düzeyde geniş kapsamlı önlemler di zininin alınması; kaynak yaratılması ve kullanımı konu sunda reel büyümeyi de sağlayabilecek yüksek katma değerli ileri teknolojiye yönelmek gerekmektedir.