Küresel pandemiCovid-19’un mutasyona uğrayarak en son Omicron varyantı ilse değişime uğraması ve döviz kurunda ki dönemsel dalgalanmaların gölgesinde Mevsimsellikten arındırılmış (MA) İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (KKO) aylık bazda 0,8 puan düşüşle %77,2’yegeriledi.Bu anlamdaki diğer endekslere bakıldığında ise;

*Hizmet Sektörü Güven Endeksi aylık bazda %1,2 düşüşle 118,7’ye geriledi (Önceki: +%1,2, 120,2).

*Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi %3,8 düşüşle 119,8’e geriledi (Önceki: +%2,5, 124,4).

* İnşaat Sektörü Güven Endeksi aylık bazda %3,3 düşüşle 82,7’ye geriledi (Önceki: -%5,0, 85,5).

Görünür o ki tedarik zincirindeki aksamalarla birlikte kurdaki sert dalgalanmaların getirdiği fiyatlamalardaki öte den beri süregelen zorlukların yarattığı sıkıntılar halen devam ediyor.

           *       *       *

Bu arada ise içsel ve dışsal jeopolitik ve jeostratejik gelişme ler kapsamındaki Rusya_Ukrayna arasındaki gerilimlerin pi yasalara olumsuz yansırken; mevcut gerginliğin halen tırmanarak devam ettiği izlenmekle birlikte inişli çıkışlı bir seyir izlediğine tanık oluyoruz. Mamafih bu anlamdaki temkinli görünümün halen durumunu muhafaza ettiği de ortada.Çok tabii olarak olayın ne yöne evrileceğinikestirmek,tahmin etmek şimdiden oldukça zor. Hal böyle iken,birileri Ameri kan Merkez Bankası(FED)nın her ne kadar mart ayında ger çekleştireceği faiz artırımının etkilerinin zannedildiği kadar hissedilmeyeceğini söylese de; durum öyle sanıldığı gibi de ğil.ÇünküFED’in Mart ayı içinde uygulayabileceği parasal sıkılaştırma beklentisinin gündeme oturabileceği bir ortam da ;Rusya’nın önemli bir petrol ve doğalgaz ihracatçısı olması nedeniyle yüksek seyreden enerji fiyatlarının geldiği noktada piyasaların bir süre daha Rusya-Ukrayna gerginliğinin gölgesinde kalması ve dalgalı seyrini sürdürmesi beklenebilir.

    *       *       *

Açıklanan bu nedenlerden dolayı da önümüzdeki günlerde krizin derinleşmesine göre aynı paralelde akaryakıt fiyatların da ani yükselişler görülmesi sürpriz değil. Diğer taraftan da Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini önlemek ve işgalin genişlemesini engellemek için Batılı ülkelerden yaptırım kararları açıklandıkça, Kremlin’in tepkileri de oryaya çıkmaya başla

dı. Sıcak savaş senaryosu bir yana, karşılıklı açıklamalar oluşan gerginliğin iki tarafın ekonomilerine ve de çok tabii olarakdünya ekonomisine ne ölçüde zarar vereceğinin de çerçevesini çiziyor.Bu hafta içinde ise ilk önemli ve etkili olacak yaptırım kararı Almanya’dan geldi. Almanya BaşbakanıScholz, Rus gazını Almanya’ya taşıyacak olan Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattının sertifikasyon sürecinin durdurulması talimatını verdi. Kuzey Akım 2 projesiyle yıllık 55 milyar metreküplük Rus gazının Baltık Denizi üzerinden Almanya’ya sevk edilmesi hedefleniyordu.

      *       *       *

Sonuç olarak,daha şimdilerde Avrupa Birliği (AB), Rusya devlet tahvillerine işlem yasağı getirilmesini görüşüyor. AB yaptırım konusunda hem fikir ancak masadaki seçenekler değerlendirilme aşamasında anlaşılan o ki AB ülke temsilcileri bu konu içinyeniden tekrar bir araya gelecekler.Tüm bu gelişmelerin gölgesinde Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, Kuzey Akımı 2’nin sertifika sürecinin durdurulması yaptırımı için “Avrupalıların doğal gaza 2.000 euro ödeyeceği yeni dünyaya hoş geldiniz” dedi. Bu da doğalgazının %35’i için Rusya’ya bağımlı olan Avrupa’ya Rusya’nın doğalgaz akışını kesebileceği anlamına geliyor. Bu durumda AB ülkeleri spot piyasadan çok daha pahalıyadoğal gazın faturasını ödemeye mecbur kalacaklar.    Türkiye cenahında ise Rusya-Ukrayna geriliminin ne getireceği ne götüreceği konusunda bir takım endişelerin kendini his settirdiğigörülüyor.Hata yapılmaması yönünden Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar bakımından çok hassas pozisyonda olduğumuz gerçeğini de kabul etmemiz gerekiyor. Neticede Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyadaki kritik önemi de buna ilave edildiğinde;küresel güçler arasında varolan gergin liğin geldiği noktada Büyük Kurtarıcı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz sözlerinde olduğu gibi;”Yurtta sulh cihanda sulh” özdeyişinden hareketle Ülkemizin denge unsuru oldu ğu imajının korunması için gerekli dış politikanın izlenmesi en doğrusu olacaktır.