Bir taraftan küresel resesyonun baskıladığı global ekonomilerde daralmalar devam ederken, diğer taraftan da İktisadi faaliyette toparlanmanın öne çıktığı geçen sene sonuna denk gelen son 3 çeyrek dönemdir net ihracattan gelen negatif katkıya karşın, stok değişiminin bunu dengeler şekilde pozitif katkı veriyor olması dikkat çekici bulunurken; üretim bileşenleri tarafında, inşaat haricindeki tüm sektörlerin pozitif katkı sağladığı da görülüyor. Bu arada da İlk çeyrekteki yıllık büyümede iç tüketim belirleyici oldu. Türkiye Ekonomisi 2020 yılının ilk 1. çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre %4,5 oranında büyüme kaydetti. Harcama bileşenleri yönünden hadiseye bakıldığında, 1Ç20’deki yıllık büyümede, iç tüketimin (hane halkı ve kamu harcamaları) belirleyici olduğu görülüyor. Yatırımlardan gelen negatif katkının üst üste 7. Çeyrek döneme ulaşması olumsuz bir görüntü oluşturmakla birlikte, makine-teçhizat yatırımlarının üst üste ikinci çeyrekte de pozitif katkı sağlamış olması bunu bir miktar sınırlandırmakta. İktisadi faaliyette toparlanmanın öne çıktığı son 3 çeyrek dönemdir net ihracattan gelen negatif katkıya karşın, stok değişiminin bunu dengeler şekilde pozitif katkı veriyor olması dikkat çekici. Mamafih son açıklanan büyüme rakamına bakıldığında Türkiye şartlarında optimal büyüme oranının %5 ve üstü olması gerektiğini de unutmamak gerekiyor.

                                 *       *        *

Diğer taraftan da üretim bileşenleri cenahında, inşaat haricindeki tüm sektörlerin pozitif katkı sağladığı görülürken; toparlanmanın lokomotifi olarak değerlendirilen  inşaat sektörünün pozitif katkı dışında kalması da oldukça düşündürücü. Hal böyle iken, Salgın nedeniyle 1.çeyrek döneminde birçok ülkede yıllık bazda gözlenen daralmaya karşın; hastalığın olumsuz ekonomik etkilerinin Ülkemizde ilk çeyrek sonlarına doğru gözlenmeye başlaması ve geçen yılın 1Ç19’da gözlenen daralmanın oluşturduğu baz etkilerinin de etkisiyle görece güçlü bir büyüme kaydedildiği de söylenebilir.Buna karşın öncü göstergeler ve yüksek frekanslı veriler salgın kaynaklı olumsuz etkilerin Nisan ayında sert bir daralmaya yol açtığını, mevcut sosyal mesafe/izolasyon tedbirlerinde gözlenen kısmi gevşeme adımlarıyla birlikte Mayıs itibariyle daralma eğiliminin yavaşlamaya başladığını işaret etmesi de diğer üstünde durulması gereken bir durum. Kısaca tedbirlerdeki kademeli

gevşeme adımları ekonomik aktiviteye ilişkin görünümü destekleme potansiyeli taşıyor olsa da,pandemik hastalığa karşın hâlen genel kullanıma yönelik etkin bir tedavi

yöntemi/aşı bulunmamış olması belirsizliklerin ön planda kalmaya devam ettiği de söylenebilir. Bu öngörü aynı anlamda küresel düzeydeki ekonomilerde de resesyon (durgunluk) etkisiyle halen eşleşmiş durumda.

                                 *       *        *

Sonuç olarak, küresel pandemi döneminde iktisadi aktivite ve genel ekonomik güven üzerinde oluşan tahribatı göz önüne alırsak, muhtemel toparlanmanın aşamalı şekilde gerçekleşebileceğine dair beklentiler söz konusu. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs nedeniyle salgınının etkileri yavaş da olsa azalmaya devam ediyor. Salgının ekonomik etkilerinin yanında karantina sebebiyle zamanla ortaya çıkan psikolojik-sosyal etkiler de son günlerde daha çok tartışılmaya başlandı. Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) üyelerinin toplumsal yönlü algı ve yaklaşımlarını ortaya koyan anket sonuçlarına göre; bir kısım ankete iştirak eden katılımcıların %46,2’si “6-12 ay içinde” normale dönüleceğini düşünürken; ankete katılan üyelerin %69,2’i alınan tedbirler kapsamında uzaktan çalışmaya başlarken, katılımcıların %35,9 uzaktan çalışmanın daha yorucu, %25,6’sı ise bu sistemin daha stresli olduğunu değerlendiriyor. Anketin ortaya koyduğu bir diğer önemli veri ise alınan tedbirlerle ilgili. Katılımcıların %51,3 salgın sebebiyle alınan ekonomik önlemlerinin yetersiz olduğu görüşünde birleşiyor. Anket sonuçları, salgının etkisi azalsa da katılımcıların büyük çoğunluğunun (%66,7) hala koronavirüs sebebiyle endişeli olduğunu ortaya koyuyor. Sonuçlar, salgının hayatın her alanında etkisini bütünüyle gösterdiğinin de altını çiziyor. Katılımcıların %61,5’i salgının; ekonomi, sağlık, psikoloji ve sosyal anlamda toplumu ciddi şekilde etkilediğini düşünüyor.