Eğitim sistemimiz allak bullak oldu, gözünüzden kaçmıyordur. Öğretmenler bile bıktı, öğretmenlerin ders vermek hevesi bile kırıldı. Yıllardır orasından burasından tutulup eğrilip bükülen eğitim sistemimiz son dönemde iyice çığırından çıktı.
Öğrencilere bırakın bir kap yemeği bir bardak su bile veremeyen koskoca milli eğitim miniklerin hijyenin bulunmadığı koşullarda eğitim görmelerine göz yumuyor, çünkü tuvaletlere sabun koyamıyor, tuvalet kağıdı hiç bulunduramıyor. Bunlar veliler getirirse var, getirmezse yok. Silip süpürme, paspas olayı da aynen böyle, veliler ellerine süpürgeyi fırçayı alırlarsa okullar temizlenecek, almazlarsa ortalık mikrop yuvası…
Okullarda kayıt parası, şu bu parası güya alınmayacakmış…
İnanmayın; eski günlere döndük, bizim çocukluğumuzda öğrencilerden tebeşir parası toplanırdı, şimdilerde de benzer gidereler için para toplanacak, adı da “ekstra hizmetler bağışı” olacak.
Ben demiyorum, milli eğitime bakan o bakan dedi!..
Yusuf Tekin yani…
Şunları da söyledi; “4+4+4 yıllık okul eğitim süresini azaltmayı planlıyoruz…”
Şimdi diyeceksiniz ki “ne var bunda?”
Vaaaaar!
İlkokullara imamı müezzini sokan zihniyet, şimdi de kızların 18 Yaşından önce yani çocuk yaşta evlendirilmesine olanak tanımak istiyor. Zorunlu eğitim ise buna engel oluyor, 18 yaşına kadar okulda kalabilmeleri öngörülen ve böylece çocukken evlendirilmeleri önlenen kız çocuklarının evlerinin kapısına, eğer zorunlu eğitim süreci değiştirilirse, görücüler dayanacak:
“Senin kız ilkokulu bitirdi arktık alalım şunu bizim biradere…”
Ne yazık ki böyle, hesaplarda ve kafalarda yatan bu!
Kızlara kadınlara yaşam hakkı tanımayan, onları evlere hapsetmeyi amaçlayan zihniyet de işte bu!
Soruyorum size;
Böyle bir eğitime “Milli Eğitim ” denilebilir mi?