Bu ülkenin insanları, Zonguldak’ta yaşayanlar, her birimiz şimdiye kadar böylesine bir biçimde ezilmemiştik. Halkın günlük kullanımındaki ne varsa, gıda maddesinden konfeksiyona kadar, canı isteyen istediği fiyata satıyor. İnsanlar artık bir çay ocağına oturup, bir kahvehaneye gidip çay kahve içemiyorlar. Pahalı çünkü. Güçleri yetmiyor. Ya bir de yanına bir arkadaşı oturursa?

Ucuz günlük zevkler tarihe karıştı.

Halkın et yeme, sucuk salam yeme zevki de yüzde 90 oranında azaldı.

Alkol sigara olayı zaten bitmiş durumda, “benim gibi yaşayacaksın” zihniyeti insanların en basit zevklerini askıya alıyor. Evet belki iyi bir şey değil bunlar ama alışkanlıklar insan iradesi kapsamında vazgeçilerek önlenmeli, fahiş fiyattan ve “kimse satın alamasın” zihniyetiyle değil, kısıtlayarak hiç değil!

Kazık her yönden ve koldan giriyor.

Marketlerdeki ürünleri takibe alın bakın ne göreceksiniz; üç günde bir değişen etiketler, yüzde 10, yüzde 20 zamlar derken 10 günde fiyat ikiye katlanmış…

Gıdada böyle, her şeyde böyle!

Sanki bir akım gibi, bir moda gibi insanların yaşam tarzına müdahale ediliyor. “Git evine otur” diyorlar; “ne işin var kahvehanede, lokalde, mokalde?”

Yaşam tarzından sonra şimdi de vatandaşın seçme özgürlüğüne kısıtlamalar geliyor. CHP büyük baskı altında ve ilk yapılacak seçimde bu partinin iktidara gelip hesap sorabileceği korkusu parti üzerinde anti demokratik baskıları artırıyor. CHP’nin seçimle gelmiş belediye başkanları, örgütleri birer birer kayyumlara teslim edilme yolunda, belki yaerın8 bir gün parti de…

Siz istediğiniz kadar “yasalar, masalar, AYM” filan deyip durun, takan mı var? 80-90 yıl öncesinin tek parti rejiminin özlemiyle yanıp tutuşanlar var gibi geliyor sanki…

Sürekli kısıtlanan bir şeyler var;

Haklar var, özgürlükler gibi…

Demokrasiye takılan çelmeler var!

Türk halkının layık olduğu yaşam tarzı yok, hevesler de gittikçe kırılıyor gibi…