Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) ile Avrupa Ekonomik ve Mali Politika Araştırma Ağı (EconPol) tarafından 110 ülkede 950 ekonomi uzmanının katılımıyla gerçekleştirilen “Dünya Ekonomisi: Kovid-19 Krizinden Toparlanma Yolunun Görünümü” başlıklı yayımlanan anket çalışmasına göre;ekonomistler, Kovid-19 krizi nedeniyle küresel ekonominin bu yıl yüzde 4,4 oranında küçülmesini bekliyor. Buna göre küresel ekonomide toparlanma düşüşten daha yavaş olacak ve pek çok ülkede ekonominin Kovid-19 krizi öncesi seviyeye dönmesi 2022’ye kadar sürecek.Ankete katılan ekonomistler, ekonomilerde toparlanmanın ne kadar süreceği konusunda farklı beklentilere sahip olurken, üçte birinden fazlası (yüzde 36,4) GSYH’nin 2022’de kriz öncesi seviyelere dönmesini bekliyor. Uzmanların yüzde 19,4’ü de tam bir toparlanmanın 2023’e kadar başlamayacağı öngörüsünde bulunuyor.Ekonomi uzmanları, KOBİ’ler için likidite desteğini ve sağlık sistemlerindeki iyileştirmeleri en etkili ekonomik politika önlemleri olarak gösterirken, kısa çalışma programlarının uygulandığı ülkelerdeki ekonomistler, bunu ekonomiyi desteklemek için uygun bir araç olarak gördüklerini açıklıyor.

     *       *        *

Bu kapsamda IfW, bu yıl Almanya için küçülme tahminini yüzde 6,8’den yüzde 5,5’e, 2021 büyüme beklentisini de yüzde 6,3’ten yüzde 4,8’e revize etti. 2022’de ise yüzde 2,4’lük büyüme öngörüldüğü belirtilen açıklamada;Alman ekonomisine ilişkin yaz döneminde paylaşılan ve 2020, 2021 ve 2022’yi kapsayan büyüme tahminlerinde sonbahar dönemin de güncelleme yapıldığı belirtiliyor.Alman ekonomisinin üçün cü çeyrekte “V” tipi güçlü bir toparlanma kaydettiği aktarılan açıklamada, Alman ekonomisinin toparlanma yolunda ilerledi ğikaydediliyor.Bu arada da Kovid-19 salgınının başarılı bir şekilde kontrol altına alınmasıyla ekonomide nisanda görülen en düşük seviyeden hızlı yükselişin başladığı ve kayıpların büyük bir bölümünün birkaç ay içinde telafi edildiği aktarılan açıklamada, “Ekonomide toparlanmanın devamı muhtemelen daha zor olacak ve hız kaybedecek.”şeklinde değerlendiriliyor. Buna ek olarak salgından dolayı Almanya’da iş gücü piyasası nın tam toparlanmasının 2022’nin başına kadar uzayacağına yer veriliyor. Hal böyle iken, Almanya’da kovid-19 la ilgili belirsizlik halen devam ediyor.Almanya'da son 24 saatte 4 bin 58 kişinin Kovid-19 testi pozitif çıktı.Almanya genelinde Kovid-19 vaka sayısı 310 bin 144'e, virüs nedeniyle ölenlerin sayısı ise 9 bin 578'e yükseldi.

  *       *        *

Diğer taraftan Ülkemiz açısından 2020 yılı iktisadi durumuna bakıldığında; Reuters Haber Ajansına göre;Dolar/TL kurunun 8'e yükselmesi halinde, Türk Lirası bu yıl Amerikan Doları karşısında yüzde 25 değer kaybetmiş olacak. Dolayısı ile bu da şirketler ve ekonomi üzerinde baskı oluşmasına neden olabile                  ceği şeklinde değerlendirmelere neden oluyor. Çünkü kurun üst üste sekiz yılı kayıpla bitirmesi ve son 10 yıl içinde yüzde 80 değer kaybetmesi ise Türk ekonomisi üzerindeki baskıyı fiilen arttırma riskine sebebiyet veriyor. Bu kapsamda Reuters’a görüşünü açıklayan Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) gelişmekte olan Avrupa ekonomileri araştırma biriminin müdürü olan Uğraş Ülkü’nün, "TL'nin daha da değer kaybetmesi şirket bilançolarını daha fazla bozacak ve bu nedenle yatırım beklentilerini olumsuz etkileyecek"şeklindeki değerlendirmesi yanında;Ülkü, verimliliği, istihdamı, rekabet gücünü ve ihracatı artırmak için daha güçlü sermaye harcamalarının kritik olduğu bir dönemde kurun artmasının şirketlerin yatırımlarını kısıtlayabileceğini” belirtmesi de ayrı bir risk unsuru olarak karşımıza çıkıyor.

    *       *        *

Sonuç olarak, kovid-19 koronıvirüs vakalarındaki küresel açıdan ortaya çıkan belirsizlikler analiz edildiğinde; bir taraftan petrol fiyatlarının düşmesi petrol ithal eden ülkelere bir nefes alma fırsatı verse de TL'nin değer kaybının artmasıyla Türkiye'nin bu durumdan sağlayabileceği fayda düşüyor. Açıkçası küresel petrol fiyatları yılın başından beri yüzde 40 düşse de TL'deki değer kaybı Türkiye'nin bu durumdan yararlanmasını engelliyor. Özetle kovid-19 koronovirüs vakalarındaki küresel anlamda ortaya çıkan belirsizliklere bakıldığında;salgının ekonomik etkilerini ölçmek için henüz erken bir dönemde olduğumuz ifade edilirken, bu arada Oxford Economics küresel büyümenin yüzde 0,2 azalacağını tahmin ediyor ve bu tahminlerin"en kötü senaryonun gerçekleşmeyeceği" varsayımıyla yapıldığını da vurguluyor. Neticede son 2007- 2008 küresel finansal krizin etkilerinin tam anlamıyla atlatılamadığı bir ortamın üzerine ticaret savaşları ile devam eden ekonomik kaos, ABD ve Çin’in anlaşmaları ile düzlüğe çıkma eğiliminde iken gelen bu şok dalgaları ile sonu öngörülemez bir yola girmiş durumda olduğu değerlendirmesine yer verilirken;bu süreçte salgının Çin’de çıkmış olması, dünyada şirketlerin birçoğunun ara malları tedarikinde bu ülkeye bağımlı olması hasebiyle küresel tedarik yapısının büyük ölçüde çökmesine sebep olmuştur.Bu durum da küresel talep şokunun en temel sebebi olmuştur. Dünyada ağır sonuçları olan salgın benzeri büyük sosyal olaylar her zaman beraberinde büyük siyasi, sosyal veekonomik dönüşümler getirmesi yanı sıra dünya borç stokunun 1929 Büyük Buhran seviyesini de aştığı bir ortamda patlak veren bu salgının etkilerinin uzun süreli olması halinde yeni bir küresel siyasi ve ekonomik sisteme geçişe zemin oluşturabileceğine de yer verilmektedir.