Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch,Merkez Bankası'nın 23 Eylül'deki faiz indirimi kararına ilişkin bir değerlendirme yayımlarken,"Türkiye'nin faiz indirimi ılımlı dış iyileşmeye zarar verebilir" başlıklı değerlendirmede, 100 baz puanlık faiz indirimi ve politika yönlendirmesindeki değişikliğin, enflasyonu kontrol altına almaktaki zorluğu artıracağı belirtildi ve para politikasındaki zayıf güvenilirliği gösterdiğine de yer verildiği de görüldü. Söz konusu bu değerlendirmede faiz kararının, Türkiye'nin döviz rezervlerinde son dönemde kaydedilen kısmi iyileşmenin altını oyma riski taşıdığı ifade edilirken;faiz kararı metninde reel faiz vurgusunun kaldırılıp yerine çekirdek enflasyon dinamiklerine odaklanma vurgusunun geldiğini, kararın ardından TL'nin rekor düşük seviyeye gerilediğini hatırlatan Fitch, "2021'in sonunda 100 baz puanlık bir indirim bekliyorduk, ancak manşet enflasyonun Ağustos ayında yüzde 19'un üzerine çıkması ve enflasyon beklentilerinin artması nedeniyle geçen haftaki indirimi erken olarak görüyoruz"vutgusuna da yer veriliyor.

* * *

Bu kapsamda güçlü iç talep ve yüksek uluslararası enerji fiyatlarına ek olarak TL'deki son değer kaybı ve enflasyon beklentilerindeki son artışlar nedeniyle yüzde 17,2'lik yıl sonu enflasyon tahminini yukarı yönlü olarak revize edebileceklerine işaret eden Fitch,2023 seçim döngüsünün yakınlığı nedeniyle, makro ekonomik istikrarsızlık risklerine ve Türkiye'nin dış kırılganlıklarına rağmen büyümeyi desteklemek için siyasi değerlendirmelerle daha fazla faiz indiriminin dikte edilmesinin temel bir risk olduğunu” da açıklar ken,Fitch ayrıca, son Orta Vadeli Program'da (OVP), 2022 ve 2023'te büyüme hedefinin sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 5,5 olarak belirlendiğini, kendi beklentilerinin ise sırasıyla yüzde 3,5 ve yüzde 4,5 olduğun belirlendiği anımsatılırkenBrüt rezervlerin 2020 sonundan bu yana 27,5 milyar dolarlık artış kaydederek 120 milyar dolara yükselmesinin, cari açıktaki azalmanın, turizmdeki toparlanmanın ve dış finansmana erişimin sürmesinin Türkiye'deki yakın dönemli dış finansman baskılarını hafiflettiğini ancak Türkiye'nin dış kırılganlıklarının yüksek kalmaya devam ettiğini belirten Fitch, bunun nedeni olarak da dış tamponlarının zayıflamasına, 2019 sonunda 40 milyar dolar olan net rezervlerin şu an 28 milyar dolar seviyesinde bulunmasına,döviz swaplarına (TL-döviz takası) daha fazla bağımlı olmasına, halihazırda yüksek dolarizasyon seviyesine, yüksek enerji fiyatları

ve bazı gelişmiş ülkelerin para politikası duruşundaki değişiklikleri kaynaklı olarak dış ortamın daha zorlu hale gelmesine işaret etmesi gelecekteki olası sıkıntılar için adeta bir uyarı niteliğinde.Fitch’in ayrıca swap hariç net rezervlerin yaklaşık eksi 40 milyar dolar seviyesinde olduğuna dikkat çeken bir tablonun da paylaşmasıyla bu duruma açıklık getirildiği şeklinde yorumlanıyor.

* * *

Sonuç olarak, İç güvenin zayıflaması ve dolarizasyonun hızlanması durumunda söz konusu kırılganlıkların yoğunlaşcağını belirten Fitch, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya'dan yeni askeri ekipman alabileceklerini açıkladığını, böylesi bir gelişmenin ABD ile tansiyonu yeniden artırabileceğini belirtirken Fitch, ABD'nin daha önceki açıklamalarında Rusya'dan askeri ekipman alımının ek yaptırımlarla sonuçlanacağını hatırlatması da oldukça dikkat çekiyor. Mamafih daha önceki pozisyonda Fitch geçtiğimiz ay Türkiye'nin notunu BB-, görünümünü de "durağan" olarak sabit bırakmış, notun yüksek enflasyon ve zayıf para politikası kredibilitesini yansıttığını belirtmişti.Ne var ki Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyanın oldukça zor ve çetin bir konumda olduğu düşünülürse; muhtemel ve olası risklere karşı her zaman olduğu gibi hazırlıklı olmasında büyük yararlar var.Çünkü NATO ittifakı içinde yer alan ABD’nin yine aynı ittifak üyesi Türkiye’ye karşı gösterdiği hasmane tavır durumu ne bir ilk ne de bir son.Bunun yanında Ülkemiz için beka sorunu haline gelen PKK/PYD’ ye beş yıl içinde tam tamına 2 milyar dolar destek yanında askeri teçhizat silah ve mühimmat desteği vermesi yenilir yutulur bir şey değil. Hem de Türkiye’nin ABD’ye yaptığı defalarca ikazlara rağmen; aksine bir yaklaşımla desteğe devam etmeleri, ABD’ye karşı artık anlayacağı dilden konuşmanın geldiğini açıkça gösteriyor.