Geçmiş dönemlerden bilindiği gibi elektrikteki özelleştirme 1984 yılında 3096 sayılı Yasa ile TEK’in elektrik üretim konusundaki tekelini iptal etmiş, sermaye şirketlerine, mülkiyeti kamuda olmak şartı ile, elektrik üretim santrali kurma hakkı tanınmıştır.Yasaya göre şirketler kuracakları santrallerin finansmanını kendileri sağlayacak TEK ise üretilen elektriğin tamamını satın alınacaktır.Ancak bu ilk özelleştirme teşebbüsünden sonra 12 Ağustos 1993 yılında TEK, TEAŞ ve TEDAŞ olarak ikiye bölünmüştür. Bu bölünme aslında TEK’in kuruluş ilkesine aykırı bir durumdu. Zira elektrik yapısı gereği doğal tekeldir üretim iletim dağıtım tek elden ya pılmalıydı.Şubat 2001 yılında patlayan kriz ülkenin tüm dengeleri ile birlikte elektrik iş kolunu da temelden etkiledi. IMF’nin görevlendirmesi ile hükümete katılan Kemal Derviş normal dönemlerde yapılamayacak birçok şeyi o sisli ortamda gerçekleştirmeimkanı bulmuştu.

* * *

Mamafih 3 Mart 2001 yılında çıkarılan 4628 sayılı Enerji Piyasası Kanunu ile cumhuriyetin kuruluşundan o güne TBMM yetkisinde olan bir alandaki imtiyaz tanıma yetkisi Meclisin elinden alınmış dolayısıyla bu imtiyazlar kamu hukuku kapsamından çıkarılıp özel hukuk hükümlerine tabii kılınmıştır.Bu yasaya paralel olarak EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) kurulmuş özelleştirmeler hazırlık olarak da TEAŞ, Elektrik Üretim AŞ, Elektrik Ticaret AŞ ve Elektrik iletim AŞ. olarak üçe bölünmüştür. Bu saatten sonra birçok üretim santrali özelleştirilirken alım garantisi verilen birçok santralde yapılmaya başlanmıştır. ‘Al veya öde’ mantığı ile alınan doğal gazlara dayalı birçok santral kurulmuş ülke tüketiminin büyük çoğunluğu, üretim maliyeti en yüksek olan doğal gaz santrallerinden karşılanır hale gelmiştir.

* * *

Bu arada döviz kuru belirli seviyelerde seyre derken başlangıç dönemlerinde her ne kadar tüketici tarafından pek hissedilmiyorsa da daha sonraları kurdaki ortaya çıkan dalgalanmaların etkisiyle ortaya çıkan kur şokları ile elektrik kWS bir anda pahalı hale gelmiştir.Neticedeyılbaşından bu yana gerek konutlara gerekse işyerlerine gelen yüksek tutarlı elektrik faturaları, yeni yılda açıklanan konutlarda 2 kademeli yüzde 50 ve yüzde 127 oranlarındaki zam uygula masıyapılmıştır.Ancak özellikle bilinmelidir ki,elektrik üretim, iletim ve dağıtım işlerinin doğal bir tekel olduğu, bu karakterinden dolayı da piyasanın insafına bırakılamayacağı ve kamu mülkiyetinde olması gerektiğini belirtmek gerekir. Günümüzde gerek, üretim ilişkileri ve gerekse yaşam koşullarımızdan dolayı, özellikle elektrik enerjisi olmadan yaşamın sürmesi neredeyse olanaksızdır.Bu nedenden dolayı da elektrik enerjisine koşulsuz erişimi herkesin temel yaşam ve insan hakkıdır. Tahakkuk ettirilen elektrik borcu nedeni ile kişinin elektik enerjisini kullanımın engellenmesi (elektriğinin kesilmesi) insan hakkı ihlali anlamına gelmektedir.

* * *

Sonuç olarak,son zamanlardaki döviz kurunda ortaya çıkan değişimlerle ilgili elektrik Kwh’ine yeniden zam yapılması gündeme geldiğinden ba hisle yaklaşık %20-30 arası zam yapılabileceği tahmin edilmektedir. tarifelerin çok önemli bir bölümünü enerji bedeli oluşturmaktadır. Yaklaşık yüzde 67 oranındaki enerji bedelini yüzde 18 civarında olan vergi bedeli takip etmekte ve dağıtım şirketlerinin payı ise yüzde 15 civarında olmaktadır.Aşağıda görüleceği üzere Türkiye’de 2022 de en az 2021 yılı kadar elektrik tüketileceği öngörülürse faturalanacak elektrik miktarı yaklaşık 255 milyar kwh olacak ve bu miktar elektriğin mevcut tarife rakamları ile tüketici türleri dikkate alındığında toplam tutarı yaklaşık 552 milyar TL (39.4 milyar dolar) civarında olacaktır.Yani tüm tüketicilerin (mesken, sanayi, ticarethane ve diğerleri) tarafından satın aldıkları elektrik için ödeyecekleri toplam tutar mevcut tarifeler değişmez ise 552 milyar TL civarında olmaktadır.Bu gelirin 370 milyar TL’si (26.4 milyar dolar) üreticilere, 99.2 milyar TL’si (7 milyar dolar) vergi olarak devlete, 82.7 milyar TL’si de (5.9 milyar dolar) dağıtım şirketlerine ödenecektir.Mevcut sistem içerisinde elektriğin daha ucuza mal edilmesi ancak yenilenebilir kaynakların kullanımının maksimum seviyeye çıkarılması ile mümkün olabilir. Böylece yurt dışından alınan yakıtların hem yurt dışı fiyat artışlarından hem de olası döviz artışlarından elektrik fiyatının etkilenmesi en aza indirilecektir.