Bayrama 5 kala
Bu yazının yazıldığı tarih 30 Mayıs; önümüzdeki 5 Haziran ise bayram!.. Ortalama 5 gün filan var bu gün itibarıyla, 5 Haziran’dan başlayarak adet olduğu üzere isteyenler kurban kesecek, isteyenler bedelini bağış yapacak. Kurban bağışlarının gerektiği yerlere gitmesi ise tüm toplumun beklentisi. “Sahtekârlara kanmayın” diyerek uyarmak ise bizim görevimiz… Sahtekârların kim olduklarını ise artık herkes biliyor, bu günlerde sosyal medya bunlarla çalkalanıyor, bayrama 5 kala hata yapmayın aman!
Üst geçit
Canım Fevkani yıkıldı, kent trafiği arap saçına döndü, kazalar arttı, ölüm olayları ve yaralanmalar gündemde.
Birileri de tutturmuş “üst geçit de üst geçit…”
Hangi devirdeyiz kardeşim?
Şimdilerde üst geçit mi var?
Üst geçit yapacaksan, yürüyen merdivenli filan olacak, yoksa yapma! Ya da alt geçit yapacaksın, içine de geçit boyu mini büfeler, el sanatları satımı yerleri vs. gibi birkaç metrekarelik işyerleri yerleştireceksin ki millet de o geçitten sırf bunları da göreyim diye geçsin, yoksa boşuna masraf, bu işler böyle bütün dünyada…
Ama bizde kafa bu işlere basmaz, geçit gibi bol basamaklı bir şey yaparlar, vatandaşı da eziyet çeksin diye çevreye tel örgü çekip o merdivenleri tırmanmaya zorlarlar… Geçersem arap olayım! Zonguldak-Kozlu arkasında var birkaç tane, günde bir kişi bile geçmeyen cinsten…
Bir de;
Madem üst geçit yapacaktınız da,
Fevkaniyi niye yıktınız?
Pirincin suyu
Yıllardır yazılıyor, çiziliyor ama ne anlayan var, ne anlamaya çalışan, ne de düzeltmeye çalışan. “Hadi yapılıyor da biz görmüyoruz” diyeceğim ama yok, yok, yoooook!
Zonguldak’ın ana caddeleri dilenciler, zurnacılar, göbek atanlar;
Ve ne yazık ki bunları geçip karşılarına izleyenler…
Bir “Recep İvedik Sevenler Derneği” kurulsa, kentin yarısı doğal üye : )))))
Ana caddelerin yan dallarında da usulsüz parklar!
Bu tür parklar araç trafiğini önleyip zorlaştırdığı gibi ambulans, itfaiye gibi araçlara bile geçit vermeyecek cinsten. Bir de yol kenarlarına plastik dubalar dikmişler; peki şu meşhur “fermuar sistemi” nasıl işleyecek?
Amaaaan,
Kellim kellim ya enfa,
Pirinç suyu çekerse pilav, çekmezse çorba olurmuş,
Bizde de bu işler böyle yürürmüş…
