Üçüncü halin imkânsızlığı ilkesi ya da prensibi mantıkta "bir şey ya A'dır ya A olmayandır üçüncü bir olanak söz konusu olamaz" şeklinde ifade edilmekte ve bir başka deyişle de "bir yargı ya da önerme ya doğrudur ya yanlıştır üçüncü bir durum yoktur" şeklinde yorumlanmaktadır…
Mantığın İlkelerini de bize okulda; “Özdeşlik-Çelişmezlik-Üçüncü Halin İmkansızlığı-Yeterli Neden” olarak öğrettiler. Öğreten de Çelikel’den Kolej’e derse gelen, o yılların sevilen mantık-felsefe-psikoloji derslerinin hocası Osman Aytöre.
“Mantık doğru düşüncenin bilimidir” derdi hocamız ve dersin başından itibaren kullandığı ses tonunu ve frekansını aynı seviyede tutmasıyla vallahi sınıfta çoğumuzu uyuturdu…
Ya uyumayacaktık, ya da uyuyacaktık; üçüncü bir şansımız yoktu!
69-70’li yıllar;
Hey gidi hey!
Şimdiki neslin pek anlamadığı bu üçüncü halin imkânsızlığı prensibine veya ilkesine örnek verecek olursak şöyle diyebiliriz:
-Bir şey ya kendisidir ya da değildir…
Veya daha basit bir anlatımla;
-Kapı ya açıktır, ya da kapalıdır;
Bunun bir üçüncü hali olamaz… Kimse “aralık olamaz mı?” diye geri zekalılar gibi sormasın, bir de bunu anlatmaya çalışıp da beynimizi yormayalım…
Şimdi;
Son yıllarda sinir stres sahibi olduk biliyorsunuz, ulusal kanalların yüzde 90’ında bağırıp çağırmalar… Dizilerde de, aileye yönelik programlarda da. RTÜK bunları görmüyor, RTÜK sigarayı, içki kadehini, öpüşmeleri, el ele tutuşmaları görüyor; böylece kültür yoksunu bir nesil de yetişiyor.
Cumhurbaşkanı ve hıkdedicibaşıları tarafından ekranlarda kullanılan hitap tarzı ise insanlığın kaldıramayacağı boyutları çoktan aştı. Özellikle ana muhalefet partisine reva görülen üslup artık halk tarafından da kabul edilmiyor. Anadolu insanı tarihi uyarı görevini yapmaya başladı, CHP’nin tüm mitinglerinde, halkla buluşmalarında izdihamlar yaşanıyor, yüzbinlerce insan bir ağızdan iktidara “artık git” çağrısı yapıyor.
Vatandaşın içinde bulunduğu sefalet ortamı, gençliğin sürüklendiği işsizlik bunalımı ve iktidar yanlılarının her gün kanallara çıkan adaletsiz halleri tavırları ve kaynağı belirsiz paralarla zenginleşmeleri, yolsuzluklar, adaletsizlikler ile politikacıların, gençlerin, gazetecilerin “bizde hukuk bağımsızdır” sallamalarıyla yatarı olmayan suçlardan bile aylarca tutuklu kalmaları, işte bahsettiğimiz mantık kuralını gündeme getirdi:
Ya CHP’nin iktidarında güzel günler,
Ya mevcut baskıcı ve adaletsiz ortama devam…
Bunun üçüncü bir olasılığı yok!
Yalan mı?