Olacağı buydu, beceriksiz yönetimlerin iş başında kalabilmek için “ fakirleştir, süründür, biat etsinler” politikasının bir gerçeği daha açıklandı: TEK ZAM!..

Daha önce aşırı enflasyon karşısında bir denge sağlanabilmesi için hayata geçirilmiş olan “yılda iki zam” uygulamasına son verildi ve “zam bir kez olacak” denildi. Peki ama hükümetin yeteneksizliği sonucu enflasyon hemen her gün. TÜİK ayda bir uyduruk bir enflasyon oranı açıklıyor, senede 12 kez eder yani, sen neden yılda bir kere zam veriyorsun? Enflasyonun suçu halkta mı?

Dünya abad oldu, savaştan çıkan ülkeler bile ekonomilerini şaha kaldırdı, insanlarının gezmediği ülke yok, biz dolmuşa binip pazara gidemiyoruz. İyi ki 65 yaş üzeri uygulaması var da vatandaş beleş halk otobüsüne binip evine gidebiliyor, tabii ki şimdilik, Mart ayındaki seçim sonrası Allah kerim…

Bunlar geçtiğimiz sene yaptıkları gibi Aralık enflasyonunu da sıfıra yakın çıkartırlar, verecekleri zammı daha da aşağı çekerler, görürsünüz bakın…

Size bir müjde(!) daha vereyim, hem de ekonomi bakanı Mehmet Işık’ın ağzından; bundan böyle zamlar çıkan enflasyona göre değil de kendilerinin yılbaşında hedefledikleri enflasyona göre olacakmış…

Heh heh heeee; ört ki ölem!

Yani enflasyon yüzde 150-200 bile olsa, adam “ben yüzde 10 hedeflemiştim, alın size yüzde 10 zam” diyebilecek, peki siz bu durumda ne yapacaksınız?

İtiraz da edemiyorsun ki kardeşim, devletin düzenine karşı çıkmaktan ya Fetöcüsün, ya PKK’lı… Teröristin yani, hakkını arayan gariban vatandaş değil…

ERHAN ÇAKMAK ÜZDÜ

Gazeteci arkadaşlar içinde ayrı bir yeri vardı Erhan’ın… Fazla dışarıda takılmaz, fazla kişiyle yüz göz olmaz, herhangi bir toplantıda fazla sesini çıkarmaz kendi halinde işini yapan bir insandı.

Eskiden beri tanırdım Erhan’ı ama birlikte sadece bir aylığına çalışmıştık ömrü hayatımızda, o da bir yıl önce Yeni Adım’da… Çalışanlara saygılı kişilik yapısı ve çevresinin genişliği ile ağırlığını hissettiriyordu. O günleri hala anıyorum. Denize bakan bir iş ortamı, “yaz gelse de şuradan inip dalsam Karadeniz’e” diye çok düşünürdüm, bir de çalışanlarına sunduğu üç öğün yemek olanağı ile Yeni Adım gerçekten de mükemmel bir işyeriydi…

Her neyse;

Ben hep kendisine saygılı davrandım, herhangi bir yazı koyup koymama konusunda hep kendisine danışırdım, yayın politikasını daha iyi bildiği için benim açımdan önemli bir konumdaydı kaldı ki gazetenin de genel yayın yönetmeniydi… Öyle uyduruk yönetmenlerden filan değildi, “adım künyede bulunsun” diyenlerden de değildi, işi bilirdi…

Herkes ile iyi geçinmeye çalışırdı, evet bazı alınganlıkları da vardı ama içine atardı, sağda solda bunları konuşmazdı…

Şunu da söyleyeyim, bizim de az buçuk bir çevremiz var ve bu çevre içinde hiç kimsenin Erhan için olumsuz bir söz söylediğini duymadım…

Evet;

Yapacak bir şey yok, ölüm Allah’ın emri, biraz klasik biraz de beylik bir cümle olacak ama “ayrılık olmasaydı…” diyerek tamamlayayım bu ölüm olayını…

Toprağı bol olsun, huzur içinde uyusun…

Bizler, “bir varmış Erhan, bir yokmuş Erhan” deriz ve Erhan Çakmak’ın ardından üzülmeye ve aklımıza geldikçe de saygıyla anmaya devam ederiz…