Ne adamlar geldi geçti bu şehirden,
Ne valiler,
Ne belediye başkanları,
Ne milletvekilleri,
Bakan makan da çıkardık biz, meclis başkanı da, başbakan da…
Cumhurbaşkanı da çıkaracaktık ama rahmetli Ecevit çok dürüsttü, diplomaya takıldı!
Her neyse;
Bu kadar önemli zevat gelip geçerken neleri neleri heba edip ve tarihe gömüp yakıp yıkmadık ki;
İşçi müdürlüğü binasından başladık, hükümet konağı ile devam ettik, İtalyanlardan Rumlardan kalan kiliseleri yerle yeksan ettik, korunma altına alınmış Osmanlı evlerini yağmaladık, Padişah mührü ile kurulup açılmış Mithat Paşa ilkokulunu (ki daha önce bir kömür tüccarı tebaanın konağıymış) çürük diye dozerlere parçalattırdık, Yayla ilkokulunu sıraya koyduk, son olarak da canım Fevkani Köprüyü cahilliğe kurban verdik… Geldiğimiz durumu şimdi görüyorsunuz, “trafik sıkıştı” diye bir acayip üst geçitler yapıyoruz…
Bu yıkılanlardan,
Tarihe gömülenlerden,
Cahillikten, cühelalıktan;
Dengesizlikten ve paranoyaklıktan ders almamışız ki, şimdi de Amele Birliği Hastanesine göz diktik!..
Dangalaklık kaderimiz mi bizim?
Haaaa?
Bu fikirler nasıl ortaya atılıyor,
Yumurtadan mı çıkıyor,
Bunları gaz(!) gibi salıverenler bölünerek mi çoğalıyor?
Nasıl oluyor da böyle şeyler konuşuluyor, akıllı uslu biri çıkıp da bir zahmet anlatıversin!..