Şu bir gerçek ki her meslek, her iş, benzer her konu işi bilenlerce yani işin ehlileri tarafından yapılmalı, yoksa olmuyor işte… Özellikle politika çok hassas bir konu ve hata götürmüyor. Beceriksiz bir parti yönetimi, beceriksiz bir il başkanı toplantılarında kendi üyelerini bile getiremiyor. Bunun örnekleri çok, Zonguldak’ta çok görüyoruz böyle insanları.

Milletvekilini getiriyor Zonguldaklara ama buradaki partililerini getiremiyor toplantılarına. Kendi üyeleri bile gelmeyince vatandaş niye gitsin yani, di mi? Soruyorsunuz bir iki gidene, “kimse gelmedi abi, 10 tane kadın bir tarafta haremlikte, 20-30 erkek bir tarafta selamlıkta dinleme pozisyonunda kaldık, gelen vekile de ayıp oldu” şeklinde konuştular.

Neyse, kendileri bilirler, bize ne…

Sözde politika işte!

Söz partilerden politikadan açılmışken geçtiğimiz hafta sonu ZGC’yi ziyaret eden İYİ parti İl Başkanı Yavuz Erkmen’den söz etmemek ayıp olur.

Tane tane kibar bir üslupla konuşuyor,

Gramer hatası yapmıyor,

Konuşmaları mantıklı ve akılcı,

Kendisi bilgili ve kültürlü bir insan,

Ne de olsa eski bir Valimiz…

Kalite farkı var aralarında kimi kendini başkan zannedenlerle!

Akıllı ve mantıklı konuşan, kendini dinlettiren, nazik ve kibar bir öteki başkanımız da CHP İl başkanı Devrim Dural…

Kimseyi kırmamaya özen gösteriyor, bilmediği konularda atıp tutmuyor, kendisine laf atılmamışsa diğer partilerin yöneticilerine pek karşılık vermiyor.

Nezaket soydan geliyor,

Tahsil farkı kendini belli ediyor…

MHP’liler de itinalı giyimleriyle dikkat çekiyorlar bu arada, hepsi kravatlı ve bakımlı… Doğruya doğru, ne diyelim ki şimdi?

AKP’liler mi?

Onlar da tam bir işadamına yaraşır bir biçimde içimizdeler, pazaryerinde falan değiller ama toplantılardalar!..

Öğrenci hazır, okul değil

1 Eylül tarihinde tüm minikler okula, bir haftalık uyum süreci başlıyor. Bu süreç öyle palavra süreçlerden değil, okula alışma süreci.

Bizim minikler son zamanlardaki yoğun tv baskıları sonucu okulun ne olduğunu zaten bir iki yıl önceden kavramış vaziyetteler ama bazı acı gerçeklerle ancak okula başlayınca karşılaşıyorlar.

Neler mi bunlar?

Susarlarsa okulun musluk suyuna talim,

WC’ye giderlerse de tuvalet kâğıtsız ve sabunsuz bir ortam kendilerini bekliyor.

Kantinde de 100 liralık tostlar, 50 liralık meyve suları… Paraları varsa tabii!..

Anneleri süpürürse sınıflar temiz, babaları paspas yaparsa okulun koridorları da…

Okul servisi mi? O da belki…

Böyle bir sistem işte, sistemin içine de cübbeli takımı dahil etme hesapları…

Yurdunu, ülkesini, insanları, mesleğini ve minikleri gerçekten seven idealist öğretmenlerimiz de olmasa, geleceğimiz ya Afganistan ya Afrika’nın sağa sola sallanmayı eğitim sananların kafasındakiler gibi olacak.