CHP’nin genel merkezi, halk, seçmenler  “kadın aday, kadın aday” diye bir taraflarını yırtıyor, hem ülke genelinde hem de Zonguldak’ta kadın aday ortaya çıkmıyor, çıkarılmıyor…

Tek tük olanlar da olmasa CHP adını CBP olarak değiştirecek… “CBP de neymiş?” diye soruyorsunuz di mi?

CBP işte; Cumhuriyet Bıyıklılar Partisi!

Bu partiye yıllardır tabanı sorar, halk sorar, üyeleri sorar, sempatizanları sorar, “neden kadın aday yok?” diye veryansın ederler; gelen cevap şudur: BAŞVURU YOK!

Hadi canım sen de…

Memlekette kadın mı yok, partinde kadın mı yok?

Var ama partiden destek yok; bıyıklı takımı kesiyor önlerini bunların. Oysaki seçmenin yarısı kadın, bunu düşünen, düşünebilen yok…

Yıllardır her seçim döneminde seçmenlere demode olmuş Selda ile tedavülden kalkmış Edip dinlettirip seçmeni havaya sokamayan ve seçim kaybettiren basiretsiz ve öngörüsüz yönetimler gibi, şimdi de kadına önem vermeyen yönetimler…

Sorsanız “gelen giden yok” derler, gidip elinden tutup ısrar ettin mi? Kadın bu; teklif bekler!.. Aday adayı bir kadın olsa önseçimde kaç oy alır hiç düşündün mü?

Sonra da “vay biz neden 25-30 yıldır,40 yıldır iktidar yüzü göremiyoruz?”

Kadınların önünü açın kardeşim; kimse de havalara girmesin, başkan adayları da kadın olsun, meclis adayları da silme kadınlardan oluşsun…

Yeter be; Allah aşkına yani,  bıktık…

Beyin bedava kardeşim, alın da kullanın artık!..

Partinde kaç genç var, kent gençliğinin kaçta kaçı, AKePe gençliğinin kaçta kaçı, şunu da bir açıklayın…

Bu kadın aday konusunda diğer partilere bir sözümüz yok, AKePe ile MeHePe zaten malumunuz, İYİ parti ise iyi gidiyor, gitti bile…

OSMAN’IN DİLEĞİ

Bazen bize gelen mail, yazı, mektup, görüş vs. gibi konuları da sütunlarımıza alıyoruz. Bu kez de böyle yapıyoruz, biri arkadaşımız Osman’dan, diğeri de Zonguldak Gazeteciler Başkanı Derya Akbıyık’ın cana yakın kızı Buse Akbıyık’tan…

Önce Osman;

Osman bizim gençlik yıllarımızdan beri arkadaşımız, şimdi ticaret yapıyor,  başarılı da oluyor. Sportmen bir kişidir, yürümeyi sever, bir de motosikletçidir… Değerli fikirlerinden ara sıra yararlanırım.

Bu kez Emniyet güçleriyle yerel yönetimlerin ara sıra kafa kafaya verip oturup konuşmalarının gereğine değinen bir yazı yollamış bana; aynen şöyle demiş:

Zonguldak Emniyet müdürlüğünün oradan, Zonguldak otobüs terminali istikametine olan yolun, sağ şeridinin SAĞ kısmında bir  "kanal"  var…

Muhtemelen bir kaç yıl önce, bir  alt yapı hizmeti için  "itina" ile  kazılmış, sonra üstü  kapatılmış  ve zamanla  çukurlaşmış  yaklaşık  üç yüz  metre  boyunca bir kanal. Bu kanal, iki tekerlekli vasıtalar için tehlike içeriyor.       

Emniyet müdürlüğünün ( = AVM lerin)  oradaki kavşakta kırmızı  ışığın  sönmesini  bekliyorum   ve yeşil ışıkta gazlıyorum, scooter motosikletimle. Anında arkadan  " daat,  daaat" . “Kenara çekil” diyor beygir,  “cüssen kadar yer kapla” ...  Sanki onun arabasında  beş kişi var da, ben  teneke parçasıyım...

Ulan senin aracın da BİR CAN TAŞIYOR, BENİM ARACIM DA BİR CAN TAŞIYOR…  Farkımız ne? (kime ne  diyecen?)

Kenara çekilmeye yelteniyorum, KANAL tehdit ediyor beni. Tekeri kaptırırsam kanala,  yapışırım yere. “Bari” diyorum, kanal ile kaldırım arasında süreyim.  Ama orası da çok dar,  her an kaldırıma çarpabilir yola savrulabilirim... Madem öyle, bana ait şeridin ortasından süreyim... Gerekirse arkadan korna çalan hıyarla(!)  dalaşayım. FAKAT BİLEMİYORSUNKİ, KEYFİNDEN Mİ ÇALIYOR O KORNAYI, YOKSA DERDİNDEN Mİ ÇALIYOR!.. Bari gaz açayım da kimsenin  yolunu  kesmeden hızla  gideyim. Zart,  Çatı  kebabın orda  radar ..

Buraya kadar anlattığım gerçek…

Buradan sonrası kurgu…

Şizofrenim  azmış, birilerini  rahatsız  etmem  gerek... Hayalimde diyorum ki Trafik polisi kardeşime; “bana  niye  ceza  yazdın “ O da  diyor ki bana ; “Hız  ihlali  yaptın” 

-Be güzel kardeşim yolun durumunu görüyorsun, sen olsan nasıl davranırsın?

-Ben onu bilmem hız ihlali yaptın, ceza yazmak zorundayım.

Ah be güzel kardeşim, bu kadar yetkin var da hiç mi sorumluluğun yok?

Ticaret erbabının  düsturudur ;   elimizden gelse ,   üretim  birimi  ile  pazarlamacıyı ve hatta  'satış sonrası  hizmet'   personelini aynı  yatakta  yatırırız!..

Hani  diyorum ,   kolluk  kuvvetleri ile  yerel  yönetimler  birbirleriyle  daha  fazla, kafa  kafaya  verseler.  Biraz daha fazla  sohbet  etseler!..

Selam ediyorum Sermet abi, sağlıcakla kal…

 BUSE VE FİZYOTERAPİ

Buse de bizim kendisini ilkokuldan beri tanıdığımız bir genç kızımız. ZGC Başkanı Derya Akbıyık’ın kızı. Şimdi iki fakülte bitirmiş yetişkin bir genç kız… Geçtiğimiz gün “göğsümde hafif bir ağrı var” demiş babasına ve babası da onu kalp grafisi çektirmeye götürürken arabada biz de vardık, sohbet sırasında bize “ben de yazı yazmak istiyorum ama babam önemsemiyor” diyerek dert yandı, ben de “baban yoksa biz varız” dedik ve “yaz gönder bana…” diyerek cesaret vermeye çalıştık...

Gönderdi;

Baktık, güzel bir konu…

Bakın nelerin önemine dikkat çekmiş Buse, aynen yayınlıyoruz:

ZONGULDAK’IN İHTİYACI OLAN FİZYOTERAPİ VE MASAJ MERKEZİ

Vücudumuzun çeşitli bölgelerinde zaman zaman ağrılar çekeriz. Bunlar bazen kronikleşen ve bizle uzun süreler kalan ağrılar olabilmektedir. Bu gibi durumlarda doktora başvurduğumuzda bizi uzman fizyoterapistlere yönlendirdikleri olur.

 İnsanımızın çok tercih ettiği bir yöntem olmamakla beraber son yıllarda medikal masaja bir eğilim olmakta. Masaj deyince fiziksel tedavilerde manuel metodların biraz cılız kaldığı düşünülse de medikal teknolojideki yenilikler ve tedaviler bunun temellerini yıktı. Artık insanlar masajın, sadece rahatlatmak ve stresini azaltmak amaçlı olmadığını bunun yanı sıra ağrıları yönetmek, dolaşımı ve sinir sistemlerini iyileştirmek gibi birçok sağlık sorununa çözüm olduğunu görmeye başladılar.

Çoğu illerimizde birden fazla medikal masaj odaklı merkezlere sıklıkla rastlandığını ve Zonguldak’ın bu tür merkezler konusunda yetersiz olduğunu söylemek mümkün.

Kısa bir süre önce şehrimizde taze bir kan olarak Fizyo Plus Kliniği hizmete açıldı. Bizzat deneyimlediğimde Zonguldak’ta hem fizyoterapi hem de masaj kliniği olarak hizmet veren bir yere ne kadar ihtiyaç olduğuna kanaat getirdim. Kendi adıma, bu tarz tedavi ve çeşitli masaj terapileri konusunda çok donanıma sahip değildim. Tabii gelişen teknolojiyle beraber internet sayesinde merak ettiğimiz hemen her konuda bilgi sağlayabiliyoruz. Ancak internetin bir kötü yanı da bilgi kirliliğine çok müsait olması.

Bu noktada Fizyo Plus ekibi kafanızdaki soru işaretlerini ve vücudunuzun neye ihtiyacı olduğuna kadar merak ettiğiniz ne varsa sorabileceğiniz, sizinle hoşgörüyle ilgilenen bir ekip. Biraz sohbet etme şansımız olduğunda aslında masajın algılanandan çok daha fazla işlevselliği olduğunu gördüm. Stres azaltmaya, rahatlamaya, ruhsal olarak kalitenizi arttırmanın yanında medikal masaj, tıbbi ihtiyaçlarınıza da cevap veriyor. Kas ağrılarından kurtulmaktan tutun enerjinizi maksimum seviyeye çıkarmaya kadar kısacası yaşam kalitesinizi arttırmak için düzenli olarak bunu hayatının bir parçası haline getirmiş insanların olduğunu da ifade ettiler. İlk seanstan bile masaja bağımlılık gösteren insanları anlamak mümkün. Tabii ilk günden bütün fiziksel acı ve ağrılarınızdan ya da boyun, sırt, duruş vs. bozukluklarınızdan kurtulmanız imkansız. Her tedavide olduğu gibi bunun da bir süreci oluyor. Fizyo Plus’ta bunu mümkün olan en hızlı şekilde sağlamayı misyon edinmiş bir ekip bulunmakta. Neyin ne olduğunu bilerek, el pratikliğini sağlamış, doğru teknik ve uygulamalarla kendinizi rahatlıkla emanet edebileceğiniz bir klinik sunuyorlar. Çünkü medikal masajlar ve masaj esnasında kullanılan medikal ürünler eğer ki yanlış metodlarla uygulanırsa ağrılı süreçler oluşmasına neden olabilir. Buna çokça dikkat ederek, titizlikle tercih ettiğim bu yere gidip önce bilgi alın ve içinize sindiği takdirde de ister rahatlama için ister tedavi için gönül rahatlığıyla deneyimleyin.