İktisadi açıdan daha önce periyodik olarak açıklanan İkinci çeyrekte covid-19 pandemi salgının etkisiyle yüzde 9,9oranın da daralan Türkiyeekonomisi, kredi bazlı atılan normalleşme adımları ve ekonominin yeniden açılmasıyla birlikte üçüncü çeyrekte yüzde 6,7 büyüyebildi. Bu kapsamda değerlendirme     de bulunan uzmanlara göre; açıklanan büyüme rakamının beklentilerin üzerinde olmasına karşın sürpriz olmadığını ile getirdi. Büyüme öncesinde PMI gibi öncü göstergelerin güçlü bir büyümeye işaret ettiği belirtilse de, bir kısım uzmanlara göre "Sektörel bazda iç talep ve sanayi üretimi ağırlıklı büyüme gerçekleşti. Pandemi süreci evdeki hayata uygun olarak ciddi bir talep yarattı.Elektrik ve elektronik vs.Yatırım harcamalarında yüzde 23 civarı büyüme ise firmaların tedarik zincirindeki sorunu aşmak için makine tachizat yatırımlarında çok daha atak ve cesur olmasından kaynaklandı" Gerçekte asıl büyüme rakamının temeline bakıldığında büyümeye olan en çok katkı biriken stokların erimesinden kaynaklandı. Mevcut durumu değerlendiren Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı Ekonomist Özlem Derici Şengül’e göre;"Yılın üçüncü çeyreğinde GSYH büyümesi yüzde 5 civarındaki piyasa beklentisi ve yüzde 4,5 bizim beklentimize karşılık yüzde 6,7 oldu. GSYH'de bir önceki çeyrekte daralma yüzde 9,9 olmuştu.

     *       *       *

Konuyla ilgili açıklamasını sürdüren Özlem Derici Şengül’e göre;”Büyümeye en yüksek katkıyı (içinde hata terimini de barındıran) stoklar yapmış gibi görünüyor. Stoklar, büyümeyi 8.1 puan yukarı taşıdı. İhracattaki yüzde 22,4 düşüşe karşılık ithalatın yüzde 15,8 artması ile dış talebin katkısı beklendiği gibi negatif oldu. Dış talep büyümeyi 10 puanın üzerinde aşağı çekti. Önümüzdeki dönemde ihracatta hafif bir artış beklemekle birlikte salgının ikinci dalgasının uluslararası ticaret hacmini yeniden yavaşlatmasını ve dış talebin büyümeye katkısının önümüzdeki sene de negatif kalmaya devam etmesini bekliyoruz. Gayri safi sabit sermaye oluşumunun detaylarına bakıldığında ikinci çeyrekte yüzde 16.3 daralan inşaat yatırımlarının üçüncü çeyrekte yüzde 14.7 büyüdüğüne şahit oluyoruz. Ancak asıl yatırım ivmesi yazılım geliştirme, veri tabanları, AR-GE harcamaları ve buna benzer yatırım amaçlı aktiflerdeki yüzde 57.6’lık büyüme ile makine ve techizat yatırımlarındaki yüzde 23.5’lik büyümeden kaynaklandı. Yatırımlardaki bu kuvvetli büyümenin inşaat dışı kanallardan gelmesi oldukça olumlu olmakla birlikte kredi faizlerindeki artışın ve salgının ikinci dalgasına yönelik önlemlerin 4. çeyrekte bu ivmeyi önemli ölçüde yavaşlatacağını düşünüyoruz.” Yorumuna yer verildiği izlendi.

    *       *       *

Diğer taraftan üçüncü çeyrek %6,7 lik büyüme verisi içeriğine bir göz atıldığında;halkının tüketim harcamalarında üçüncü çeyrekte yüzde 9.2, gayrisafi sabit sermaye oluşumunda ise yüzde 22,5 artış meydana geldiği gözleniyor.Yine devam eden desteklerden kaynaklı tüketim eğilimindeki artışın ithalatta yüzde 15.8 artışa neden olduğu, buna karşılık özellikle Avrupa ve diğer bölgelerdeki ülkelerin salgın etkisinden tam olarak kurtulamamasının etkisiyle ihracatta yüzde 22,4’lük azalışın oluştuğu gözleniyor. Çok tabii olarak üçüncü çeyrekteki %6,7    lik büyüme verisi sonrası 2020 yılı dördüncü ve son çeyrek büyüme rakamı için benzer iyimserliği görebilmek pek de mümkün gözükmüyor. Çünkü covid-19 pandemisi koronovirüs vakalarındaki artışların halen sürmesi sebebiyle belirsizlik halen devam ediyor. Diğer bir risk unsuru ise vaka artışlarını kontrol altına almak üzere yeni uygulamaya konulan kısıtlama önlemleri ile yeni bir faiz artırımı olasılıkları bulunuyor.Bunun dışında ayrıca finansal kırılganlıklarla bütçe açığı ile cari açık riskleri de tabloya ilave edilebilir.

      *       *       *

Sonuç olarak, aslında mevcut büyüme verisi, yıl içindeki 3 er aylık çeyrek ve dört çeyreğin birleştirilmesiyle yıllık olarak hesaplanıyor. Üçüncü çeyrek de, tahmin edileceği üzere temmuz, ağustos ve eylül dönemini kapsıyor. Dördüncü çeyrek verisi geldikten sonra da yıllık büyümeyi ancak öğrenebilmek imkanı doğabilecek. Mamafih son büyüme verisi ile de farklı tahminler olmakla birlikte eksi büyümelerden sonra gelen büyüme verileri de ortalamanın oldukça üstünde olduğundan, 6,7'lik büyüme de veri olarak normal karşılandı. Bu arada da ve büyüme verisinin cesametine bakıldığında normalde ekonomi kuralları mucibince mutlak şekilde istihdam yaratması gerekir; ancak biz 6,7 lik büyüme rakamına rağmen istihdam ve refahta     bir iyileşme görmüyoruz. Diğer bir konu ise üretici fiyatlarını incelediğimizde neredeyse %20 lere yaklaşıyor. Belli ki tüketi   ci enflasyonu da üretici enflasyonunu arkasından takip edecek. Dolayısı ile yükselen tüketici enflasyonunun banka faizlerini de yükseliş yönünde tetiklemesi de söz konusu olabilir. Yani bizleri yeni sene 2021 yılı içinde enflasyon-faiz döngüsü bekli yor. Ekonomik açıdan Türkiye'nin bu şekilde bir ileri, bir geri gitmesine "stop and go" (dur kalk) deniyor. bir duruyorsun, bir büyüyorsun. ortaya karışık bir durum çıkıyor. Dolayısı ile sürdürülebilir bir şey değil ve sağlıklı da değil. bunun istikrarlı bir şekilde sürdürülebilir potansiyel büyümeye dönmesi lazım.