Başlangıçta COVID-19 koronovirüs pandemisinin ekonomik hayata etkilerini azaltmak amacıyla mart ayı itibarıyla ikinci yarısından itibaren alınan önlemler istihdam ve üretimde etkisini gösterdi. İkinci çeyrekte küçülme yüzde 10’un altında kalırken, işten çıkarma yasakları ve kısa çalışma ödeneği destekleriyle işsizlik artışı da durdu. Ancak içinde bulunduğumuz eylül ayından itibaren kredilerdeki geri ödemesiz dönemin sona erdiğinden, takip eden; ekim, kasım ve aralık aylarında ise ertelenmiş vergilerin ödeme dönemi cari dönem vergileriyle çakışacak gibi görünüyor.Bu kapsamdaki gelişmelere bakıldığında; 24 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu tebliği ile COVID-19’dan etkilenen sektörlere yönelik mücbir sebep hali ilan edilmiş, bu sektörlerin KDV ve Muhtasar ödemeleri Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ertelenmişti. Aynı dönemde çıkarılan finansman destek paketiyle de reel sektöre 3-6 ay ödemesiz kredi destekleri sağlanmıştı. Sosyal Hayata Destek kampanyası kapsamında ise belirli bir seviyenin altında geliri olanlar için ilk taksiti 2021 yılı Ocak ayında başlamak üzere kredi imkanı sağlanmıştı.

                                     *        *         *

Mamafih iş dünyası temsilcileri ve mali müşavirler, ertelenen yükümlülüklerin yılın son çeyreğinde cari dönem vergileriyle birleşerek ödenmesinin çok mümkün olmadığı şeklinde görüşünü savunuyorlar. Bu yönde haziran ayından itibaren normalleşmeye dönüş başlamakla birlikte, birçok sektörde henüz işlerin istenilen seviyeye gelmediğini belirten bu temsilciler, mevcut koşullarda birçok firmanın ortaya çıkan yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği uyarısında bulunurken, temsilcilerin, bu ödemelerin tekrar takvime bağlanarak ödenebilir taksitlere bölünmesinin bir nebze olsun rahatlama sağlayacağını ifade etmeleri nakit bazında ciddi düşebilecekleri sıkıntıya işaret ediyor.Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, TOBB Sanayi Odaları Konsey toplantısında istisnasız bütün başkanların üyelerden gelen talep doğrultusunda ötelenmiş vergilerin yeniden yapılandırılması yönünde görüş bildirdiğini söylerken; bankaların krediler konusunda müşteri sicillerinin bozulacağı gerekçesiyle,borçların ödenebilir hale getirilerek yapılandırılması yönünde istekleri olduğunu dile getiren Özdebir,”Bozulmuş yapılandırmaların yeniden tekrar yapılandırılması yanı sıra stok affı gibi devletle uzlaşmanın tesis edilecek yeni bir modele ihtiyaç olduğu konuşuluyor”

Söylemi sıkıntının büyük olduğunu gösteriyor.     

                                   *        *         *

Hal böyle iken, Merkez Bankası’nın sıkılaştırma politikasıyla birlikte bankaların mevcut kredi limitlerini kullandırmaktan

bile imtina etmeye başladıklarının altını çizen Özdebir, “Sürdürülebilir büyüme açısından, imalat sanayi kredi

kanallarının açık tutulması lazım” uyarısında bulunurken, Kamuya borcu olan aynı zamanda KDV alacağı olan firmaların belirli vadelerde alacaklarına karşılık sanal kredilendirilmesi gerektiği yönündeki çözüm önerisini tekrarlayan Özdebir, “Piyasada dolaşacak bu sanal kredi, piyasa aktörlerinin birbirlerine olan borçlarının da bir şekilde mahsuplaşılmasına imkan sağlayacak” açıklaması yanı sıra,yılın son çeyreğine yığılan ödemelerin, birçok firmanın sicilini bozacağı gibi iş yapma kabiliyetini de zayıflatacağını bildiren Özdebir, “Odalarımız, yeniden uzlaşma yapılacaksa, vergi barışı olacaksa 2020’nin tamamını kapsayacak şekilde yapılması gerektiğini düşünüyor” tarzında ortak görüşüne de yer veriliyor.

                                   *        *         *

Sonuç olarak, genel olarak vergi afları ve ödeme kolaylıkları gibi düzenlemelerin vergilerini düzenli ödeyen mükellefler nezdinde olumsuz bir algısı olsa da bütün dünyada genel kabul gören ilke büyük kriz dönemlerinden sonra bu tür düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu yönünde. Türkiye ekonomisi özellikle ikinci çeyrekte resmi verilere göre yaklaşık yüzde 10 oranında küçüldü. Diğer taraftan döviz kurlarındaki artış nedeniyle yurtdışından ithal edilen malların fiyatlarında artışlar oldu ve cari ve/veya geçmiş dönemde yabancı para üzerinden yapılan borçlanmalar dolayısıyla büyük işletmelerin çoğunluğu ikinci geçici vergi döneminde bilançolarını zararla kapattı. GSYH’nın küçülmesinin bir etkisi kamu maliyesi açısından vergi gelirlerinde azalma sonucu getirdi. Dolayısıyla bu iktisadi koşullarda bir taraftan cari dönemlere ait vergi ödemeleri diğer taraftan mart, nisan ve mayıs aylarına ilişkin vergi ödemeleri ile faizsiz kredi ödemelerinin geri ödenmeye başlaması ve ekonominin henüz tam olarak toparlanmamış olması dolayısıyla mükellefleri ödemelerinde zorluklar yaşayacaklardır.”şeklinde gerçek durumu ortaya dökerek; ödeme yapılamaması halinde gecikme zamlarının devreye girmesi, haciz uygulamalarının artması gibi durumlar dikkate alındığında devlet ile mükellefler arasında ihtilafların artmaması için bir vergi barışına, vergi borçlarının ödenmesine kolaylık sağlanmasına ilişkin kapsamlı bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu da çok açık görünüyor.