Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK)beklenen faiz kararını açıklarken; piyasanın 150 baz puan  civarındaki beklentisinin üstünde politika faizini 200 baz puan olarak arttırdığı izlendi. Bu karar piyasalarca he ne kadar olumlu karşılansa da TCMB rezervlerindeki kırılganlığı ve ülkeden para kaçışını bir süreliğine durdurarak devlet dâhil bütün ekonomik birimlere kısıtlı bir zaman kazandırmaktan başka bir işe yaramayacağı da kesin gibi görünüyor. Olayın içine ayrıca faiz maliyetindeki arış da dikkate alındığında; gittik   çe artan özel sektör borçlularının borçları daha da büyür ken, dolaylı şekilde tüketime de yansıma durumu söz konu    su olabilir. Bu arada çok tabii olarak, gittikçe artış gösteren faiz maliyetleri sebebiyle borçların ödeme dönemi geldiğin de takibe  düşme ihtimalleri yanında istenmeyen iflaslara yol açmaları da söz konusu olabilir.Bu kapsamda Rabo bank FX stratejisti Piotr Matys Reuters’e göre “Bu karar TCMB’nin enflasyonla mücadelede sıkı bir şekilde kararlı olduğunun  göstergesi” yorumunu yaparken; Matys’e göre 200 baz puan faiz artırımı Rabobank’ın 2021 yılında TL’nin değer kazana cağına dair görüşünü de destekliyor. Matys, ayrıca  “2021’de dolar/TL 7.00’ın altına inebilir” değerlendir mesini de ilave ediyor.

                                     *      *       *

Diğer taraftan da Bloomberg ise “Turkey Central Banker Tightens Again in Boost to Credibility”başlıklı haber/ ana lizinde “Naci Ağbal bir kez daha kallavi bir faiz artırımına imza atarak para politikasına olan güveni artırdı”değerlen dirmesi kayda geçerken;TD Securities Londra Gelişmekte Olan Ülkeler direktörü Cristian Maggio “TCMB’nin piyasa beklentisinin ötesinde bir faiz artırımı kararı alması iyi oldu.Artık gerekenin asgarisini yapma huyundan vazgeçili yor. Enflasyonla mücadele ciddiyet kazanıyor” değerlendir meşine yer veriliyor. Bu meyandaki IIF başekonomist Robin Brooks’a göre de twittere attığı mesajda;” Türkiye’ nin yeni ekonomi ekibine övgüde bulunurken proaktif oran artışı bunun en iyi örneğidir. Merkez bankası ekibine tebrikler. Kesmek zamandan her zaman daha kolaydır ve Türkiye'yi güçlendirecek uzun vadeli düşündükleri için övgüyü hak ediyorlar.” Şeklindeki değerlendirmenin geldiği görülüyor.

                                       *      *       *

Hal böyle iken, TCMB’nın aldığı son faiz arttırma kararı ile faizi 150 baz puandan 200 baz puana çıkarması kısa ve orta vadeye yönelik olumlu bir tedbir olmakla birlikte 2020 yılı dahil başlarında kırılganlık içinde bulunan ekonomik süreçle birlikte üstüne üstlük bir de küresel pandemi koronovirüs covid-19 olayının dahil olması kırılganlığı daha da derinleş tirmiştir. Gerçekte makro ekonomik açıdan şu anda eksikliği   duyulan güven unsurunun sağlanmasına yönelik yabancı yatı rımcının rahatlıkla karar vermesine imkan veren reformların gündeme getirilirken; kısa sürede hayata geçirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bu arada pandemi nedeniyle krize giren KOBİ’lerle küçük esnaf kesiminin belli bir süre korunması ve kollanması da en azından sonraki sanayi kesimine olabilecek domino etkisiyle olabilecek iflasların önüne geçmek bakımın dan tolere edilmesini de sağlayacaktır.

                                       *      *       *

Sonuç olarak, gelinen noktada özellikle küçük esnaf kesimin  den gelen canhıraş feryatlar sebepsiz olmamakla birlikte; için de bulundukları sıkıntının boyutu gün geçtikçe artmaktadır.Bu meyandaki bir takım sosyal ve siyasi anlamdaki krizlerle ikti sadi kırılganlıkların birleşmesiyle oluşan yapışal sıkıntıların       gelecekte daha büyük sorunlara yol açmadan en kısa sürede çözümünün hem yapısal hem de reformist anlamında yapılma sının bu açıdan büyük önemi bulunmaktadır. Çünkü 2021 yılı na girmek üzere olduğumuz bu son dönem için iç ve dış sorun ların yanı sıra ekonomik istikrarın temini yönünden daha şim diden kısa orta ve uzun vadede gerekli önlemlerin alınması 2021 yılının daha rahat geçmesine zemin oluşturacaktır.Buna ek olarak,TCMB’nın elindeki piyasalara müdahale araçlarının    arttırılması açısından finansal kırılganlıklara bir nebze çözüm için döviz rezervlerinin olabilecek en kısa sürede makul bir seviyeye çekilerek arttırılmasıyla gerek sanayiide,gerekse di ğer ithalata bağımlı sektörlerdeki ithal ihtiyaçlarının karşıla nabilmesi de şüphesiz ekonomideki istikrarın sürdürülebilirlili ğine katkıda bulunacaktır.