Üstüne sanki ölü toprağı serpilmiş gibi uzanıp yatmış bir CHP’li partililer gurubu ile karşı karşıyayız…

Seçime neredeyse 2 hafta kalmış,

Ölüm kalım seçimiymiş,

“Ya istiklal ya ölüm” havalarına girmiş tüm millet,

Vatandaş “yürüyelim arkadaşlar…” diyor…

Ama bizim Zonguldaklı partililer “vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor” gibi sere serpe!

Len n’ölüyoooo?

Quo vadis hemşo?

Sağda solda cart curt konuşacağına, çık biraz dolaş; anlamayanlara anlat; aydınlat… Sana ne üçüncü sıradan oradan buradan, sana ne vadiden?

Ve parti yönetimi; çık eccük konuş, açıklamalar yap, giydir… Fırsat bu fırsat; seçimlerden sonra mı konuşacaksın?

Di mi yani?

Çaycuma’dan bir arkadaşımızı aradık, durumları sorduk; “walla buralar felaket” dedi. İşte Başkan Kantarcı filan halkın arasına karışıyormuş, üçüncü aday gelip gidiyormuş, halkta da hiç ama hiç heves istek yokmuş. CHP oralarda heyecan yaratmamış yani. Eski CHP’lilerden de “tık” yok. Boş vermiş gibiler. Sanki intikam alıyorlar. Aynı buradaki eski yönetimler gibi, aday tanıtım toplantısına bile gitmediler. Kime kızgınsın hemşerim? Havan kime?

Şimdi soruyoruz; bu kafayla ve bu gidişle nasıl üç milletvekili alacaksın?

Hadi dört vekillikten vazgeçtik de, üç nasıl olacak?

Hiç utanmayacak mısın?

Eski bir il başkanı bana şöyle dedi: 3-1-1, yani üç bir bir…  Üç olan CHP değilmiş…

Eğer böyle olursa, size tek önerim olacak; kendinizi kaldırın Bal kayasından aşağı atın!

Anlaşıldı mı arkadaşlar?

Haaaa?

JANDARMAYI KUTLUYORUM

Geçtiğimiz günlerde il basın bürosundan çok ama çok güzel ve anlamlı bir bülten gazetelerin maillerine düştü…

Jandarma toplanması, yerinden sökülmesi vs. yasak olan salep soğanlarını bir araç içinde yakalamıştı. Bu habere normal açıdan değil, değişik bir bakış açısından bakarsanız haberdeki güzellikleri şıp diye anlarsınız.

Şu salep soğanı denen bitki kökünü ya da neyse, benim önüme getirseler ben onun ne olduğunu anlamam, bu satırları okuyanlar da anlamaz, kimse anlamaz… Ve deseler ki; “işte bu salep soğanı…”, soğan denince hani şu cumhurbaşkanımızın “vur yumruğu üstüne kırıp öyle ye” dediği cinsten bir gıda maddesi olarak algılayan bir milletin bir ferdi olarak, yemeğin yanında ya da içinde yenen türden bir nesne olarak anlarız, algılarız…

Ama jandarma öyle algılamamış işte!

Bulmuş, bakmış ve araştırıp bunun yasaklar kapsamında bir olayın unsuru olduğunu anlamış ve duruma el koymuş…

Bravo…

Helal olsun!..

Aslında bu olay ulusal basında ve ulusal kanallardaüstünde övgü ile durulması gereken bir olay ama her nedense atlanmış…

Basına da adi bir asayiş olayı gibi yansıtılmış…

Ben olsam o koruma altına alınmış bitki soğanlarını yakalayan ekibi ya da timi kutlar, taltif eder, başkalarına da örnek olmaları için olayın ve ekibin tanıtımını yapardım.

Ama bu öngörü meselesi tabii; kavrama meselesi…

Bu yetenekleri de  bizi yaradan her kuluna nasip etmiyor!..

UÇAK İNMEZ

Hani “Kuş uçmaz, Kervan geçmez…” ile başlayan bir özdeyişimiz var ya, sanki bizim Filyos Hava alanı için söylenmiş.

Limanımız var, gemi uğramaz;

Garımız var, tren işlemez;

Havaalanımız var, uçak inmeeeez…

Bartın’dan yola çıkarılan umre kafileleri bile Kastamonu mastamonu gidip oralardan uçağa binerler…

Peki biz bu hava alanını niye yaptık?