KUSURA BAKMA ATAM

Her yıl Atatürk’ü gider valilik önündeki heykelinin başında 10 Kasımlarda anar, özlemini çektiğimizi vurgulayıp, derdimizi sıkıntımızı da içimize gömer gelirdik…

Son senelerde yapamıyoruz bu duygusallığı,

Bu görevi yerine getiremiyoruz…

Valilik duvarındaki o “Gümeli Porsuğu” yazısının yerleştiriliş tarzı kanımıza dokunuyor, gücümüze gidiyor, bu nedenle içimize sinmiyor.

Kaç defa gittiler kapılara, “ayıptır, günahtır, saygısızlıktır, bu ağaç resmini buradan başka yere nakledin…” dediler;

Anlayan çıkmadı! Bir CİMER kaldı…

Anayasalar değişiyor,  o porsuk ağacı mı nedir, onun yeri değişmiyor. Üç dört dönemdir böyle ne yazık ki…

Onun için kusura bakma Atam, anlamışsındır; gelememişsek nedeni var…

Bizim de işte böyle 10 Kasımlarda boynumuz bükük kalıyor, ama gün gelir devran değişir, o ağacın yeri de değişir.

Karanlıklardan aydınlığa çıkacağımız günlerin özlemiyle,

“Her gece iki gündüz arasındadır” diyoruz;

Ve ümitle, umutla bekliyoruz…

TURİZMDE BECERİKSİZLİKLER YÜZÜNDEN BATTIK

Yıllardır turizm konusunda ihmal edilen, yatırım yapılmayan, turistik tesis açılmayan, denize girmek isteyenlerin sahillerde wc ve soyunma kabini aradığı Zonguldak turizmden sınıfta kalmış bulunuyor.

TÜİK’in son açıkladığı rakamlara göre Antalya’ya son 8 aydı 15 milyon turist gelerek milyarlarca dolar bıraktı.

İstanbul dünyanın en turistik kentleri arasına girdi…

Yanı başımızda Amasra ve Safranbolu esnafı tüccarı halkı paraya para demiyor…

Cidesi öyle, Kurucaşilesi öyle, Çakrazı öyle…

Karadeniz sahilinde Sinop aldı başın gidiyor…

Artvin Hopa Arhavi dört köşe de değil, beş köşe… Sınır kapısı gelene geçene yetmiyor…

Trabzon aşmış… Para akmıyor, yağıyor!..

Evet;

Antalya’ya son 8 ayda 15 milyon turist gelmiş, Zonguldak’a ise son 8 ayda 15 turist bile gelmedi. Yanı başımızdaki Bartın/Amasra ve Karabük/Safranbolu’ya gelen, buralarda konaklayarak on binlerce dolar bırakan turist Zonguldak’ı transit geçiyor. Bunun nedeni ise ilimizde yeterli konaklama tesisi ile turistik tesis bulunmaması. Motel ve pansiyon turizmi ile sahillere bungalov kurulması veya ağaç evler gibi tesisler ise henüz burada keşfedilmemiş bulunuyor. Ayrıca Zonguldak’ın tek tesisli ve kapasiteli plajı olan Kapuz plajında garip bir şekilde haftada iki gün kadınlara yönelik denize giriş sağlanabiliyor. En ilkel turistik merkezlerde bile bu devirde böyle bir uygulama olmazken Zonguldak’ta plajların “kadınlar günü” denilerek haftanın belirli günlerinde erkeklere kapatılması bilinçsizlik olarak yorumlanıyor ve turizme darbe olarak kamuoyundaki yerini alıyor.

Yine Zonguldak’ta yamaç paraşütü, mağara turizmi, kültür turizmi, spor turizmi, kongre turizmi, yelkencilik, dağcılık vs. gibi dallarda da turizm adına hiçbir şey yapılmıyor. Turizm burada senede bir gün turizm haftası nedeniyle yapılan protokol konuşmalarıyla sınırlı kalıyor.

Ayrıca Zonguldak limanının da atıl bir şekilde tutulması, buranın turizme kazandırılmayarak sadece Karabük Kardemir’e kömür deposu olarak tahsis edilmesi de Zonguldak’a yapılmış bir ihanet olarak görülüyor.

Durum bu merkezde; ara sıra çıkıyor atanmışlardan birisi “turizmde şahlandık, mahlandık, uçtuk gidiyoruz” gibilerden zart zurt ediyor, birileri de bunu yazıyor ama ortada bırakın şahlanacağı tırıs gidecek beygir bile yok!..

Hesap ortada…

“Turizm bacasız sanayi” diye iyi ki bir şey öğrenmişler,

Her turizm haftasında bunu söyleyip yan gelip yatmışlar…

Olmayan o sanayinin o tütmeyen bacaları gıdıklasın sizi he mi…

Kimse bana turizmde “kalkındık çağ atladık” falan demesin,

Fena bozarım valla…