Bu kapsamda değerlendirmede bulunan Uluslararası Kredi Derecelendirme kuruluşlarından Moody's, kredi koşullarına yönelik risklerin artmasıyla 2020'de küresel ekonominin kırıl   gan kalmaya devam edeceğini belirtirken; artan siyasi ve jeopolitik risklerin büyümede yavaşlamaya neden olduğunu, ekonomilerin de şoklara karşı tepki verme kabiliyetini azalttı  ğını açıklaması yanında; yeni yayımladığı  raporda küresel ekonomide gerileme risklerinin artması, ticaret politikalarına ilişkin belirsizlikler belirsizlikleri ve öngörülemez siyasi ve poli    tik ortamın etkisiyle, küresel kredi koşullarının 2020'de zayıf layacağını bildirmesi resesyon(durgunluk)endişelerini bir an      da gündeme tekrar getirdi.Konuyla ilgili 2019'da, 2009'daki resesyondan beri en düşük büyümenin kaydedildiğini belirten Moody's, küresel ekonominin 2020'de de kırılgan kalacağını

değerlendirirken; Moody's Yönetici Direktörlerinden Elena Duggar raporda "Küresel büyüme, dünya ekonomisinin itici güçleri olan ABD ile Çin'deki yavaşlamanın etkisiyle sönük kalacak. Gelişmiş ülke ekonomilerinde büyüme yavaşlayacak, Çin'deki yavaşlama ve küresel ticaret büyümesinin sona yaklaşmasıyla çoğu gelişmekte olan ülke piyasası da ortala  manın altında büyüyecek" değerlendirmesine yer verdiğinin     izlenmesi küresel resesyon sıkıntılarını tekrar gündeme getirdi.

                         *       *        *

Bu arada Moody's’in 2020'de resesyon beklenmemesine rağmen, ticaret politikasında belirsizliklerin ve öngörülemeyen politik ve jeopolitik ortamın olduğu bir durumda resesyon risklerinin yüksel diğini belirtmesi de bu endişeleri körüklüyor.Hal böyle iken,Küre sel anlamdaki yüksek borç seviyesi bu yılın ilk yarısında 7,5 tril yon dolar artarak 250,9 trilyon dolara ulaştı ve tüm zamanların rekorunu kırdı.Bu yöndeki Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) yayınladığı “Kürsel Borç Monitörü” raporundan derlediği bilgilere göre de, bu yılın ilk yarısında küresel borç tutarı 7,5 tril yon dolar artarak (yüzde 60’dan fazlası ABD ve Çin kaynaklı) 250,9 trilyon dolara yükseldiği de alınan bilgiler arasında yer alı       yor.IIF, yavaşlama belirtisi göstermeyen küresel borcun bu yıl sonunda 255 trilyon doları geçmesini bekliyor. Rapora göre, top lam borcun dünyadaki gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) üç ka tını aşarak yüzde 320’sine ulaşması  da dikkati çekiyor.Ayrıca IIF raporunda, merkez bankalarının parasal genişleme politikaların dan dolayı borçlanma maliyetlerinin düşük olmasının gelişmekte olan ülkeleri yeni borç almaya teşvik ettiği belirtilerek, bu ülke lerde kamuya ait işletmelerin finansal olmayan kurumsal borcun yarısından fazlasına sahip olduğu bildiriliyor. Rapora göre de, toplam GSYH'ye oranları dikkate alındığında, hane halkına ait borçlar yüzde 59,9, finansal olmayan şirketlere ait borçlar yüzde 92, kamuya ait borçlar yüzde 87,7 ve banka gibi finansal şirketle re ait borçlar da yüzde 80,4 düzeyinde gerçekleşti.

                         *       *        *

Öte yandan düşük küresel faiz oranlarıyla doğrudan teşvik edi len döviz borçların, gelişmekte olan piyasalarda tekrar yükselişe geçtiğine vurgu yapılan IIF raporunda, Hindistan, Brezilya ve Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin hane halkı ve şirketle rin borcunu içeren toplam borcunun bu yılın birinci çeyreğinde 71,4 trilyon dolara ulaşarak rekor kırdığı da bildiriliyor. Raporda, “Şeffaflık eksikliği, bazı kamu borçluları için riskleri daha da arttırabilir. Ağır borç yükü, özellikle bazı gelişmekte olan ve düşük gelirli ülkelerde, iklim değişikliğini azaltmak için gösteri len çabalara yük olabilir.” ifadesine yer verildi. Japonya, Singa pur, Güney Kore ve ABD'nin yüksek borç seviyesine işaret edi lerek, borcun iklim riski için endişe kaynağı olduğu da kayda ge   

çiyor.Bu yılın ilk yarısında Şili, Güney Kore ve Arjantin’in geçen yıla göre borç seviyesinde en büyük artışı gösterdiklerine yer veri len bu raporda, gelişmekte olan ülkelerin toplam borcunun gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 220’sine ulaştığının bildiril      mesi de diğer bir endişe kaynağı durumunda bulunuyor.

                         *       *        *

Sonuç olarak,Uluslararası Finans Enstitüsü'nün raporunda, 2020' de dünya ülkelerinin yüzde 60’dan fazlasının potansiyelin altında bir büyüme gerçekleştirmelerinin beklendiği, uyumlaştırıcı para politikaları, şirketlerin ve kamunun düşük oranlarda borçlanma olanakları hatırlatılarak,“Düşük büyüme, risk oluşturuyor.” Değer lendirmesinin yer alması da bu çerçevede yoğunlaşan endişelerde    ki haklılık payının ne seviyede olduğunu açıkça gösterirken; Ge lişmiş ülkelerde kamu borçlanmasının İkinci Dünya Savaşı'ndan beri görülmeyen seviyelere çıktığına işaret eden uzmanlar, yükse len piyasa ekonomilerindeki kamu borcunun ise artarak 1980'ler deki borç krizi sırasında görülen seviyelere yükseldiğini belirtme   si de küresel resesyonun yeniden tırmanışa geçtiğine işaret etmesi     şeklinde yorumluyorlar.Merkezi Londra'da bulunan alternatif varlık fonu şirketi Preqin ile dünya çapında risk sermayesi fonu grubu Vertex Holding tarafından ortaklaşa hazırlanan Küresel Risk Sermayesi raporuna göre de, yönetim altındaki risk sermaye si varlıkları son 5 yılda ikiye katlanarak Aralık 2018 itibarıyla 856 milyar dolara ulaştı. Söz konusu artış hızı göz önüne alındı ğında, risk sermayesi kapsamında şirketlere yapılan yatırımların gelecek 5 yıl içinde 1 trilyon dolara ulaşacağının tahmin edilme   si de yine küresel resesyon konusundaki öteden beri oluşan iyim      serliği de yerle bir ettiği izleniyor.