2023’de Filenin Sultanları, Atatürk’ün kızlarıyla gururlandık, yılın son günü de Galatasaray ve Fenerbahçe’nin Atatürkçü, laik, cumhuriyetçi ve vatansever duruşları halkı mest etti…

Yaklaşık üç aydır Filistin ile yattık, Filistin ile kalktık, arapların koruyucu meleği biz olduk, araplar ise “umurumda mı dünya”  havaları bastılar, öyle ki Suudi araplar ülkelerinde 4 ay sürecek Almanların faşingi benzeri eğlence günleri başlattılar, bu arada Mekke’de “Filistin” diye bağırıp gösteri yapanları da içeri attılar.

Bu arada binlerce çocuk ve kadının İsraillilerce katledilmesine tüm dünya sessiz kaldı…

Hamas mı? İsrail’e baskın yapıp savaş başlatan ve baskını gerçekleştirdiği gün ekranların önünde şükür namazı kılan örgüt, 25 bina yakın insanını kaybetmesine rağmen hala akıllanmadı…

İsrail yılın son günü İstanbul’da protesto edildi, Reis’in oğlu ve damadı sahneye çıktılar, akıllara da “birinden biri İstanbul belediye başkanlığına aday, acaba hangisi?” sorusunu getirdi.

Diyanet, tarikatlar vs. benzeri yapılanmalar yine “Yılbaşı kutlamayın haramdır” fetvaları verdiler, bir zamanlar hep 23 Nisanlara denk getirilip belli çevrelerce kutlanan Fetö’nün doğum günü gibi yine hiç değişmeyen ve hep 31 Aralıklara denk gelen Mekke’nin fethini kutladılar… Arap takviminin her yıl 10 gün geri gittiğini bilmeyen cahil cühela takımı izlenimi yarattılar…

2023 yılının en iyi yalanı “emekliyi ve işçiyi enflasyona ezdirmedik” oldu. Türk insanının aya gideceği haberleri de geçtiğimiz yılın en komik haberleri arasına girdi. Ay ve uzay seyahatleri 31 Mart yerel seçimlerinden sonraya ertelendi.

Şubat depremi ise yılın hatta yüzyılın felaketi oldu ülkemiz için…

“Enerciiii” diye ekranlarda zıplayan görgüsüzlüğün medar-ı iftiharı Dilancım ve benzer avene takımı da içeri alınıp misafir edildiler, bankacı kızımız Seçil Erzan da yüzlerce yıl konuk edileceği oteline taşındı…

Geçen yılın kazananı tabii ki üçüncü kez Cumhurbaşkanlığına seçilen Recep Tayyip Erdoğan oldu. Kaybedeni ise masalara oturup kalkan, kime çalıştığı pek belli olmayan Meral Akşener oldu, partisi eridi, erimeye de devam ediyor.

Zonguldak’ta deprem meprem olmadan anlaşılmaz nedenlerle yıktırılan Fevkani Köprü de “yılın yıkımı” olarak kayıtlara geçti. Zonguldak’ı Konya Ovasında kurulu zanneden akıl fukaralarının  “Kentin önü açılacak…” filan gibi söylemlerin havagazı olduğu da anlaşıldı, hiçbir yer açılmadı, aksine tıkandı…

Dilencilerinin bolluğu nedeniyle kentin ana caddesi olan Gazipaşa halk arasında “dilenciler caddesi” olarak anılmaya başlandı, bu arada egzoz seslerine dümbelek seslerinin karıştığı bu caddedeki dilenme yaşı da ikilere üçlere kadar düştü… Bu dilencilerin ellerindeki dümbeleklere el koyamayanlar da halk nezdinde komik duruma düştü…

CHP Zonguldak, genel merkezin “aday adayları genç olacak” kesin talimatına rağmen yaşlı başlı isimleri de kasalarına para doldurmak için kaydedince kargaşaya neden oldular…

CHP ve Akepe dışındaki partiler de başkanlık seçimine katılabilecek cengaver arayışlarını sürdürmeye devam ettiler…

Ve zamlar, zamlar, zamlar… Kol gibi geçen zamlar, bu yıl da girecek olan yeni kazıklar!..

2024 yılı pek huzurlu geçmeyecek.

Neyse; zaten bunları sizler de biliyorsunuz, arkası da var ama tekrar etmeye gerek yok, size iyisi mi bir Temel fıkrası anlatalım, yılbaşılı olsun:

Temel, seyahate çıkmış. Uzun zaman evinden ayrı kalmış. Bir akşam bir kente gelip küçük bir otele inmiş. O akşam da yılbaşıymış.  Odasına yerleştikten sonra, “bari yılbaşını değişik kutlayayım” demiş, aşağıya telefon etmiş. Telefonu otelin sahibi açmış. Temel, ne istediğini söylemiş: "Bana bir kadın bulup gönderin."

Bunu söyledikten sonra telefonu kapatmış. Otelin sahibi şaşırmış. Yanında duran karısına dönmüş: "Demin gelen müşteri kadın istiyor..."

Otelin sahibinin karısı öfkeden deliye dönmüş: "Terbiyesiz adam, ne zannediyor bizim otelimizi. Hemen git o müşteriye ağzının payını ver..."

Otel sahibi, müşteriye ağzının payını verme fikrini pek tutmamış: "Adama ne söyleyeceğim karıcım, bir terbiyesizlik eder, başım derde girer..."

Kadın çok sinirliymiş: "Sen gitmezsen, ben gider söylerim..."

Ve hışımla merdivenleri çıkıp Temel'in ağzının payını vermeye gitmiş. Kocası da aşağıda bekliyormuş. Yukardan gürültüler gelmeye başlamış. On beş yirmi dakika sonra Temel aşağıya inmiş. Üstü başı yırtılmış, yüzü tırmıklanmış... Otelcinin yanına gidip bir güzel çıkışmış: "Ne biçim kadın göndermişsin be. İstemem diye tutturdu. Razı edene kadar anam ağladı”

Eveeeeet;

Fıkra bu…

Ananızın ağlamayacağı bir 2024 diliyoruz…

Bu da sizler için dileğimiz!..