Son günlerde sıkça köpekler tarafından saldırıya uğrayan ve köpeklerin saldırısından kaçarken hayatını kaybedenleri görüyoruz üzülüyoruz.

Yolda yürürken çarşıda, pazarda, okul önünde gece gündüz kontrolsüzce her yerde.

Sokaklar kedi, köpek dolu.

Çoğu başı boş sahipsiz.

Bazıları aşısız, hastalıklı tehlikeli.

Sokaklarda aç susuz yiyecek arıyorlar ve aç kaldıkça saldırganlaşıyorlar.

Vereceğimiz mamaya suya muhtaçlar.

Hayvanları çok seviyoruz ama artık birşeyler yapılsın istiyoruz.

Hem onların yaşam hakkını koruyarak daha kontrollü ve sağlıklı yaşamalarını sağlamak, hemde insanlara zarar vermelerini önlemek için neler yapılabilir konusunda yetkililerin acilen çözüm bulmaları gerekiyor, bekliyoruz.

Özellikle yerel yönetimlerin bu konularda çözüm olarak hayvanları toplayıp ormanlara bırakmak, zehirlemek, kapalı alanlara kapatmak yerine daha insancıl çözümler bulmaları gerekiyor.

Barınakların hali malum ortada.

Barınak mı ölüm kampı mı belli değil!

Buna örnek olarak Elazığ barınağı davasını örnek verebilirim.

Öyle kötü ki hayvanların açlıktan birbirlerini yedikleri iddia edildi.

Barınak çalışanlarına dava açıldı ve dava sonuçlandı.

Barınak Meleği olarakta bilinen Veteriner hekim ve hayvan hakları aktivisti Türkan Ceylan, dava sonrasında yaptığı açıklamada davanın kazanılması nedeniyle çok mutlu olduğunu ifade etti.

Ceylan, şunları kaydetti: "Mücadelemiz sonuç verdi. Kazandık. Çok mutluyum ve yanımda olan herkese teşekkür ederim. Sanıklar görevi kötüye kullanma suçundan ceza aldı.

Bu, bugüne dek barınak çalışanlarına verilen ilk ceza ve bu anlamıyla emsal bir karar olması açısından çok önemli." dedi.

İnsanın dünya üzerinde zeka olarak diğer canlılardan üstün olması onları katletmesini gerektirmez.

Bu üstünlüğü ve zekayı onların yaşam haklarını koruyarak, insanlara zarar vermelerini nasıl engelleyebilirize kullanılabilir, diye düşünüyorum.

Yerel yönetimler üstüne düşen görevleri en düzgün şekilde yapsa.

İmkanı olanlar sokak hayvanı sahiplenip kendine bir can dostu sahiplense.

Yine imkanı olan iş insanları, sanatçılar, siyasetçiler v.b bu konuda güzel şeyler yapabilir diye düşünüyorum.

Bir şeyler yapılmazsa kısırlaştırılmayan kontrolsüzce çoğalan aşısız ve aç hayvanların sayısının gün geçtikçe artması kaçınılmaz.

Bu durum sonucunda içimizi acıtan olaylar çok sık yaşanıyor maalesef . Son olarak Antalya'da sokak köpeklerinden kaçarken kamyonun altında kalan 9 yaşındaki küçük Mahra yaşam mücadelesini 29.uncu günün sonunda kaybetti.

Küçük Mahra'nın ailesine sabırlar diliyorum.

Temennim bu tür olayların bir daha yaşanmaması.

En azından kısırlaştırma ve aşılama konusunda yetkililer ciddi çalışmalar yapmalıdır.

Hem köpek dostlarımızın sağlığı hemde insanların korkularını aza indirmek adına...

Nasıl insanlar arasında katili, şiddete meyillisi varsa, köpeklerinde kedilerinde saldırganı ve vahşisi var bunu kabul ediyoruz . Ama bu yüzden onları yok edemeyiz çözüm bulabiliriz diye düşünüyorum.

En azından bizler sokakta yaşayan can dostlarımızı ihmal etmeyelim. Mama su, artan yemeklerimizi paylaşalım...