Yazın başlangıcı Haziran ayına girerken. 
Gönül isterki;
Enflasyonda düşüş gerçekleşmeye başladı. 
Döviz, altın düşmeye başladı.
Benzin fiyatları da hızla düşmeye başladı. 
Yapılan tüm zamlar geri alınıyor.
Alınan vergilerde indirim yapılacak, haberleriyle yazı karşılayalım. 

Ortada ekonomik anlamda, enflasyon ve fiyatların düşürülmesi adına gözle görülür hiç birşey yapılmıyor. 
Yapılsa görürdük cepte. 
Türkiye'de özel sektör çalışanlarının yüzde 69'u asgari ücret veya civarında maaş alırken, 2 milyonluk ev kredisine düşük faiz, müjde olarak verildi. 
Bu halkı değil belirli bir kesimi mutlu eder. 
Kur korumalı faiz denildi. 
Bu da işe yaramış gibi görünmüyor. 
Somut elle tutulur işler yapılsın artık. 
Üretici teşvik edilsin. 
İlerleyen günler, yıllarda açlık kıtlık kapıdayken tarıma hayvancılığa teşvik edilsin. 
Çiftçinin elindeki araziyi almak yerine daha fazlasını ekip biçmek için teşvik edilmeli mesela... 
Görünürde zamlar hızla devam. 
Enflasyonda düşüş yok. 
Dövizin gözü yukarıda. 
Ülkemizde vatandaşın sesini duyan kimsede yok gibi... 
Ülkemizin Cumhurbaşka'nın gündemi bizimkinden farklı görünüyor. 

Vatandaş açız diyor. Açlık yok diyor. 

Vatandaş Ekonomik kriz diyor, o gezi parkı diyor.

28 Mayıs 2013'te İstanbul Taksim Gezi Parkı 'nın imar izni olmadığı halde, yasalara aykırı bir şekilde ağaçların kesilip yeniden yapılaştırılmasına, kanunsuzluğa halkın haklı bir protestosudur gezi parkı olayları. 
Ancak araya giren provokatörler, polisin sert müdahalesi ve hükümetin yapıcı değil sert söylemleri olayları büyüttü. 
2 kişi öldü ve binlerce yaralanan oldu. 

Ve gezi parkı olayları olarak tarihte yerini aldı. 

Gezi'de yaşanan olaylarla ilgili Cumhurbaşkanın son açıklamalarını dinledim. 
Tam bir facia.
Cumhurbaşkanı 'na yakışmayacak kelimeler hakaretler... 
Bu hakaret sadece ordaki insanlara değil onları destekleyenlere de yapılmıştır. 
Cumhurbaşkanı dediğimizde toplumun tek bir bireyini ayırt etmemesi, eşit mesafede ve vatandaşına  saygı duyması gereken bir makam gelir aklımıza. 
Hedef gösteren ayrıştırıcı, kışkırtıcı, kin ve nefret dolu bir dil kullandığı...

Tehlikeli buluyorum. 

Kendi vatandaşına hakaret edebilen, toplum huzurunu kaçıran, tacizci sığınmacılara tek bir cümle kuramayanlar tarafından yönetiliyoruz. 
Çok ilginç. 
Evet kısa bir süre gündem değiştirir bu söylemler ama hala Ekonomik kriz devam ediyor.