Zonguldak’ta, eğer genel merkez bir yamukluk yapmazsa, CHP adayı tamam. Belediye Başkanlığı için parti üyeleri bir ön seçim ile Tahsin Erdem’i seçti.

Şimdiye kadar hiçbir şaibesi olmayan, hepimizin tanıdığı, başarılı bir kişilik… Çok büyük bir ihtimalle Belediye Başkanı olarak da halk tarafından seçilir.

Şimdi ismi etrafında çok yorumlar yapılacak, belki çok palavralar üretilecek,  kendisinden beklentisi olup da karşılayamayanların eleştirilerine maruz kalacak, hatta önseçimde rakibi olan birileri tarafından bile eleştirilecek, rakibine destek veren kişilerce kendisine gereken destek verilmeyecek ama eminiz ki Zonguldak kamuoyunun bunlardan da anında haberi olacak ve halkın sergileyeceği olumlu tavır seçimde kazanmasına neden olacak.

Gelinen bu noktada birilerinin “yanındayız, onun için çalışacağız” gibilerden nevaleyi kurtarma atraksiyonları artık yemez!..

Zamanında bağımsız tavır koyacaktınız, şimdi bu gibiler için “istifa etmeleri gerekir” yorumu gerek partililerce, gerek basın tarafından ve gerekse kamuoyunda gündeme gelirse sakın alınmayın ki gelecektir.

Bir de “pişkinlik” yorumu elbette ki yapılacaktır…

Çünkü her şeyin bir bedeli vardır.

Her kes de bunun farkındadır!

VATANDAŞ BIKTI

Yeter, vallahi yeter… Bıktık artık, gına geldi! Ulusal kanallarda gün boyu sarıklar, takkeler, cübbeler… Osmanlı’nın kuruluşu, dirilişi…

Selçuklu’nun şahlanışları,

Arap dincilerinin hayatları,

Bizim bilmemne efendi hazretlerinin el öptürmeleri,

Kudüs’ün fethi,

Selahattin Eyyubi’nin maceraları,

Filistin mitingleri!

Vallahi araplar bile bu kadar arap sevmiyor…

Müzik yerine ilahiler, çocuk kanallarında bile hacı hoca masalları,

Yani sizin anlayacağınız gün boyu bir algı operasyonu,

Açık oturumlarda kerametleri kendinden menkul birtakım kirli sakallı doçentler, prof.lar;

Kendilerini aile danışmanı, sosyolog veya sosyal bilmemneci olarak lanse eden çarşaflı, pardösülü kadınlarla sürüp giden söyleşi gibilerden yayınlar,

Her görüntüye kapalı kadın geri planları, zannedersiniz ki ülke tümüyle bunlarla dolu…

Yahu birader kimsenin dinine diyanetine, kılığına kıyafetine bir şey dediğimiz yok ama neden bu kadar gözümüzün içine içine sokuyorsunuz?

Amaç ne?

Neyin algısını oluşturmaya çalışıyorsunuz?

Bıktık vallahi, yeter be kardeşim…

Bizi rahat bırakın, tamam “izleme” diyorsunuz da izlediğimiz kanalları da rahat bırakın… Yaşam alanımızı da kısıtlamayın, tarzımızı da…