İbiş, Türk Tulûat tiyatrosunda ana roldeki komik uşak tiplemesidir. Yüzü ve davranışları komiktir, saf bir yapısı vardır. Argoda ise alık, aptal, salak, şapşal ve çirkin anlamı ile bilinen komik tavırlı kişi anlamına gelir.

İbiş işte…

Böyle!..

Şimdi bir durum var biliyorsunuz, bazı tipler de Zonguldak’ın can damarı, anılarımızın anıtı, sanat yapıtı, vazgeçilmez estetiği Fevkani Köprünün yıkılıp kaldırılmasını istiyor, vandallık sarmış dört bir yanımızı ya, yıkacaklar sonra ortayla çıkan binlerce dönümlük alana yap ne yapacaksan.

Ha bir de şu var, yıkacakları köprünün adını dahi daha bilmiyorlar, “Fevkani Köprüsü” diyorlar,  her neyse, kafaya takmışlar, yıkacaklar. Bu tipler İstanbul Surları burada olsaydı onu da yıkarlardı, Afyon kalesini de…

Sonuçta o mutlu, öbürü mutlu, yandaş mutlu, kandaş mutlu, candaş mutlu…

Aklı başında olan ilim ve bilim insanlarımız da böyle bir olaya tabii ki karşı çıkıyorlar; bu kentin mimar ve mühendisleri, şehir planlamacıları, kültürel aktivistler, OKURYAZAR takımı, vs. vs. vs.

Örneğin son olarak Dr. Cemil Çakmaklı sayfalar dolusu bir yazı kaleme aldı, Fevkaninin neden yıkılmaması gerektiğini gerek fiziki açıdan, gerek statik açıdan, gerekse sosyo-ekonomik açıdan açıkladı, konunun kültürel boyutunu da açıklamasına ekledi.

Tanınmış mimarımız Turhan Demirtaş da öyle…

Başkaları da…

Ve bunlar yazdıklarını çeşitli sosyal medya unsurlarında paylaşıyorlar, basın paylaşıyor, okurlar paylaşıyor…

Sayfa sayfa açıklamalar…

Ve çıkıyor o açıklamaların altına bazı herifler yorum yapıyor; “yıkılması elzemdir” gibilerden, “yıkın gitsin” şeklinde veya “yıkalım da kentin önü açılsın” gibi bir goy goyculuk… Sanki yıkılınca ortaya Konya Ovası gibi alan çıkacak. Hatta “Acılık ve Soğuksu genişler” gibi tuhaf fikirler öne sürenler de var. Sanki bu semtlerin önü arkası sağı solu boşmuş gibi…

Bunun adı yorum yapmak değil sevgili arkadaşlar, ibişlik…

“Yıkılsın” dediğin zaman neden yıkılması gerektiğini belgeleriyle ve belgeleri kanıtlayan görüşlerle ortaya koyacaksın. Öyle “yık gitsin” diye kesip atmak olmaz, olursa ibişlik olur…

Yalan mı arkadaşlar?

Anlaşıldı mı arkadaşlar?

AMAÇ ÖNLÜK MÜ?

Geçtiğimiz hafta basında Milli Eğitim Bakanlığından bir açıklama; “Öğretmenler önlük giyecek”

Neden? Tebeşir tozundan korunmak için mi?

Tabi ki hayır, amaç başka…

Kadın öğretmenler anında sosyal medyada tepki verdiler: “Bunun amacı kadın öğretmenlerin giydiği kot pantolonuna, eteğe kamuflaj uygulamak, önce yandaş takımın sakalına şalvarına çözüm bulsunlar”

Durum bu!

Okullar açılınca ulusal kanallarda da izleriz kadın öğretmenlerin protestolarını.

Peki tutar mı bu uygulama?
Tutmaz!..

Çünkü çağdışı olan hiçbir şey tutmaz…

GEL DE GÜL

Sosyal medyaya öyle videolar düşüyor ki izlerken altınıza kaçırırsınız walla.

Örneğin eski bakan Soylu hazretleri Gabar’da petrol mu ne bulunmuş, şöyle diyor; “öyle bir petrol ki çıktığı anda doldur traktörün deposuna motor çalışsın…”

Bir de şu tarikatların rap müziği tarzında “hu çekme” ayinleri var, zaten izlerken tuhaflığa bakıp yerlere yatıyorsunuz da bir de bazı yobazların görüntüde bulunan tarikat şeyhi için “o Gavs” şeklinde yorum yapmaları sinirden güldürtüyor insanı. Merak ettim neymiş “gavs” diye baktım, “evliya” demekmiş…

İnanıyorlar birader herifin evliyalığına, walla inanıyorlar, bizimle de aynı coğrafyada yaşıyor bir de bunlar… Aynı havayı da soluyorlar!..

Ve bu görüntülerin altına da normal insanlar şöyle bir yorum yapıyorlar; “ey büyük Allah’ım, yaratıyorsun bari takibini de yap…”