Şu Zonguldak kent merkezinde dolaşmak, tur atmak istemiyorum, inanın içimden gelmiyor…

Belki Valinin, emniyet güçlerinin samimi çabaları var ama “Osmanlı’nın yasağı üç gün sürer” misali cadde ve sokaklar sanki kısa bir sürede aslına rücu ediyor, orijinaline dönüşüyor yani; her yer dilenci, her yer usulsüz otopark, her yer kılıksız tiplerin itişip kakışması, bağırıp çağırması, her yer hanzo, her yer maganda…

Her adım başı keşmekeş var bu yerde,

Aklıma kolej yıllarında okuduğumuz Shakespeare’in ünlü eseri geliyor, Hamlet’te geçen “Çürümüş bir şeyler var Danimarka Krallığında” tiradını bu kente uyguluyorum hemen; “çürümüş bir şeyler var Zonguldak vilayetinde…”

Aynen böyle!

Neden düzelmiyor anlayamıyoruz, neden?

Biz, bizler, Zonguldaklılar; layık değil miyiz insanca yaşamaya?

Düzensizliğe mecbur muyuz?

Kazık yemek kaderimiz mi?

Kardemir’in kömürünün tozunu yutmak, hastalanmak vaka-i adiyeden mi?

Haaaaa?

BA’DE HARAB-ÜL BASRA

Bizim tv kanalları 40 günü aşkın bir süredir Gazze yayını yapıyorlar. Filistinlilerin ölüm haberleri gün boyu ekranlarda. Gün boyu İsrail lanetleniyor, gün boyu kan gözyaşı… 12 bini aşkın Filistinli ölmüş… Binlercesi kadın ve çocuk, yazık! Harp bu işte, savaş böyle bir şey. Kimse kimsenin umurunda değil genelde, devletler politikaları için sivilleri feda ederler.

Gazze’ de de böyle oluyor.

Sapır sapır dökülüyorlar…

Ve genelde kimsenin umurunda değiller, siz bakmayın tv kanallarının şişirmelerine, arap ülkelerinde bile ilgi çok az bu olaylara, herkes başını öbür tarafa çevirmiş…

Yardım kampanyalarına bile ilgi yeterince değil… Ülkemizde de, başka ülkelerde de…

Bir de tek tük kafe basmalar, “neden İsrail malı satıyorsun?” gibilerden vurdu kırdılar. Kola filan alıp yere dökmeler… İlkel ve gülünç protestolar bunlar. Parasını verip alıyor, sonra yere döküyor. Almasana!.. Amerikan ve Avrupa mallarına da boykot bu aralarda. Tarikatlar başrollerde. Tarikat başı saftorik müritlerine veriyor gazı, kendi götürüyor kazı… Amerikan arabasının içinde en kral gavur malı cep telefonlarını kullanıp nutuk atıyorlar, ülkeden İsrail’e ihraç olunan sanayi mallarını görmüyorlar…

Hadi karşı çıksana İsrail’e giden demir çeliğe, petrolün sevkine? Yapamazlar!.. Sonra üstteki okur canına…

Müritlerini tezgahta yontarlar sürekli…

İsrail mallarını boykot ettirmeye çalışıp kendi tarikatlarının avanaklarından topladıkları milyarlarca doları gidip Yahudi şirketlerine ortak olup yatırım yapmalarını açıklayamazlar, sessiz kalırlar…

Evet;

Bir Gazzedir, Filistindir gidiyor…

TV kanallarında haber izlemeye içimiz elvermiyor, kanlar içinde çocuklar görmeye dayanamıyoruz, kadınların feryatlarını duymak istemiyoruz, vicdanımız kaldırmıyor artık.

Asıl sesini yükseltmesi gereken Arapların bu katliama sessiz kalmalarını da anlayamıyoruz, bir iki kıytırık uyduruk söylem, gerisi hikaye.

Facia sürüyor, ne kadar sürecek belli değil.

Bir gün elbet dinecek ama ba’de harab-ül Basra!..

Gazze, tarla gibi sürüldükten sonra…