Triumvira ya da Triumvirlik, Roma Cumhuriyeti'nin ilanının ilk yıllarından itibaren devletin yönetim ve idare mekanizmalarının bir parçası olarak oluşturulmuş, gerekliliği mevcut devlet idaresi tarafından öngörüldükten sonra farklı yetkilerle donatılmış üç memurun bu birimlere atanmasıyla oluşturulmuş bir teşkilatlanma.
Bir çeşit devlet yönetimi yani, iki üç bin yıllık bir sistem, başta bir değil, iki değil tam üç kişi var; sözlükler böyle diyor…
Biz günümüzde bu sistemin tek adamlık olanını yaşıyoruz, Dem partinin bir eş başkanlık sistemi var, iki tane başkan yani, biri olmazsa öbürü gibi bir şey, Triumvira da CHP’nin Özel, İmamoğlu, Yavaş üçlemesine benzemiyor mu yani?
CHP icadı bir de gölge kabinemiz var, iktidarın bakanlarını takip edip hatalarını ifşalayıp yalanlarını sergileyen gölge bakanlar… Bizim Deniz Yavuzyılmaz’ımız şu anda ülkenin enerji konusunda en popüler gölge bakanı. Yerden yere vuruyor bakanları ve hükümeti…
Ve gelinen bu aşamada akıllara da şu soru takılıyor:
Her makamın gölgesini bulan CHP Cumhurbaşkanlığının da gölgesini ayarladı mı? Öyle ya, seçime doğru iktidar İmamoğlu’nu “kesin seçilir” diye ayıklama peşinde, hakkında zırt pırt davalar açılıyor, siyaset yasakları getirilmek isteniyor. Yarın bir gün aynı hikayeyi Mansur Yavaş’a uyarlamayacakları ne malum? Özgür Özel’e de dokunulmazlığı olmasa elli tane kulp bulacaklar… Beni asıl güldüren ise tüm bunları gerçekleştirenlerin bir de “bizde yargı bağımsız…” demeleri, gel de gülme şimdi.
İşte gelinen bu noktada adı hiç telaffuz edilmeyen o sürpriz CHP adayı kim? Gölge aday yani… Niye olmasın ki? “Bizde her şeyin A, B, C ve hatta D planları var” diyen ben miyim?
Neyse;
Zonguldak sorunlarını unutmayalım…
Gazipaşa’da geziyorum, aylak aylak sağa sola bakıyorum, o da ne? Üç tane fırlama, yaşları 13-14, olgunlaşmaya yüz tutan üç muşmula, üç meşe odunu, tam apaçi; sağa sola ana avrat basıyorlar ve ellerini kollarını sallaya sallaya, gelene geçene çarpa çarpa hızlıca ilerliyorlar. Birisi bir şey dese anında çullanacaklar. Ve aklıma çocukluğumuzun İl Emniyet Müdürü Gültekin Kızılışık geliyor… Bırakın böyle yalpa yapanları, ayakkabısının topuğuna basanları bindirirdi araca, götürüp taaaa il sınırının dışına attırırdı…
Sıkıntı bu tipler…
Ve;
Çaycuma’da DMD hastası bir çocuk için bir yardım gecesi düzenleniyor, iki tane imam çıkıyor, “vay efendim gecede nasıl köçek oynatırlarmış?”
Sana ne birader? Sen işine bak! Yöresel geleneklere, yerel kültüre bakış açını yansıtan eleştirilerin tam da “o kafa” dediğimiz kafaya has kindar bir özellik. Millet keyfine çıkıp oynamıyor, ekmek parası peşinde zennesi de, köçeği de hatta oryantali de… Ama sana göre bu işler zinhar günah ve caiz değil. İki üç sene önce yine senin gibi birisi çıkıp Yeni Camide “kadın erkek düğünlerde dans etmemeli, birlikte oynamamalı” demişti. Büyük Türk milletinin yüzlerce yıllık düğün dernek kültürünü araplara endeksleyen bu kafa da işte senin gibi o kafa.
Sinirleniyorum böylelerini duyup gördükçe… Milleti birbirine düşürüyor bunlar, alın bunları alın, odacı falan yapın da etrafa zarar vermesinler…
Evet;
Daha birkaç konu vardı ama sonraya bıraktım işte şu iki adam yüzünden, n’apalım, katlanacağız bunlara, hiç de mecbur olmadığımız halde…