"Başka bir göze değdi diye gözlerin, gözlerim seni terk etti. Kandıramadım bir türlü. Başka bir eli avucunun içerisine alacaksın diye ellerim seni terk etti. İkna edemedim. Sessizlikte seni yaşattığım aşka karışıp hiçlikte sen olduğum ruhum seni terk etti. Bir şey diyemedim, dinlemedi, beni de terk etti." –Piraye’de Nazım Olmak

Aşkın bir dili yok ki, hissettiğimiz bütün bu çılgın duyguların tercümanı olayım. Ne çevirmen mesleğim buna bir çözüm bulabiliyor, ne de yazan kalemim aşkın tanımını kelimelerden öteye götüremiyor.

Piraye aşık delicesine, Nazım aşka aşık bir bedenin ötesinde.

Peki, ben hangi aşkın çıkmazında kaldım bu gece? Sevemeyişimin tercümanı bile olamadım içten içe. Piraye olsam içim el vermeyecek seni sevmeyi, Nazım olsam aşk yoracak ürkek yüreğimi. 

Delicesine çırpındığım o kusursuz duygularım anlamsız geliyor, bir şeyler eksik kalıyor. Dokunduğumda, hatta dokunulduğunda hızlı hızlı atmıyor kalbim, heyecanlanmıyor. Gözlerim mutluluğu yansıtmıyor. Ellerim ellerin ile ısınıyorken şimdi donmamak için tutmaya bile yeltenemiyor.

Saat 03:40...

Uyuyor olmalısın şu an. Sezen "Gitme dur ne olursun" diyor arkadaki radyodan. Odama sokak lambasının ışığı vuruyor. Kokunu duyumsuyorum.

Piraye de duyumsardı Nazımın kokusunu mektuplarında. Kendini avutur, o kokuda kavrulsa da cezaevindeki Nazıma yazmazdı. Yazamıyorum işte ben de sana. Piraye başka bir kadının gözlerinde aşık olduğu adamı gördüğünden beri, ben senin gözlerinde başka bir kadını gördüğümden beri… Yazamıyorum.

Sevdiğim sigaram da tatsız geliyor kötü alışkanlıklarım inanıyorum bu gece seninle beraber son buluyor. Uyurken derin derin aldığın nefesler için endişelenmeyeceğim artık, gördüğün rüyalardan dolayı gerginleşmiş şakaklarını öpmeyeceğim.

Bu geceden sonra sesim sesine karışmayacak, sayılarla bütünleştirdiğim uzaklık birimleri artık sadece uzak ve uzak olarak kalacak, sana ulaşmak için bir umudum olmayacak...

“En çok aşkın ne haliydim ben sende? Olsam olsam şiire ilham haliyimdir. Sen ise aşkın her hali oldun bana. Bakışın, gülüşün, varlığın sağ olsun adam. Her gecemi 21:00- 22:00 saatleri hala Piraye saati mi yoksa başka bir aşk mı istila etti yeniden düşüncesi ile geçirdim. Ölü aşk cumhuriyetlerinden taşınmak istiyorum artık. Dilediğine gitsin aşk, bana yakışmadı. Emanet gibi duruyor artık üzerimde. Ben miadımı doldurdum. Aşka esaret son bulsun. Adı aşk olanı azat ediyorum. Elveda aşk. Elveda Nazım…” -Piraye’de Nazım Olmak

Not: Ne sen ben de aşkı tadacak kadar Nazımdın. Ne de ben, sana inat aşk yaşayacak, sen de aşk olacak kadar Piraye’ydim. Piraye olmak Nazım’ın aşk tanımı olmaktı. Biz tanımsız kaldık.