Dibine kadar inmeyelim de,

Selçuklu’dan girin,

Osmanlı’yı kurcalayın,

Cumhuriyet yıllarına da iyi bakın;

Adam harcamada üstümüze yok!

Ne bilim adamlarının, ne şairlerin derilerini yüzdürmüşüz…

Yobaz tayfasına uyup yüzlerce ileri görüşlü devlet adamlarını zindanlara attırmışız…

Çağdaşlığı getirmek isteyen ne devlet adamlarını boğdurmuşuz…

İşkenceler, olmadık eziyetler,  sürdürmeler, ailesinin bile kökünü kazımalar, zürriyetini kesmeler, veliaht sultanlar bile nasiplerini almış bu kıyımlardan, kan akıtmak olmazmış da o nedenle yayla boğdurmuşuz, vezirler veziriazamlara bu ayrıcalık uygulanmamış, ya denize atılmışlar, ya kafaları alınmışlar…

Devleti ve milleti için çalışanları yoktan yere kaprisler uğruna anmalarından emdikleri sütü burunlarından fitil fitil getirmişiz…

Yasalar yok muydu?

Vardı canım; arkadan geliyordu!

Al sana gelmiş geçmiş Türk tarihinin en büyük şairi, bir dünya şaheseri sanki… Nazım Hikmet… Yıllarca hapislerde çürütmüşüz, hakkında idam fermanları vermişiz, ülkeden kaçırtmışız, bizim bilmediğimiz kıymetini başkaları anlamış, heykellerini dikmişler… Sonra uyanmışız ama mezarı hala Rusya’da. Türkiye’ye getirilmesini istememiş, biliyor mezarın başına ne geleceğini.

Bir türlü akıllanmamışız,

Gelen içeri, giden içeri…

İşimize gelmedi mi, iki bok at,  sonra da içeri at; şimdi bir de gizli tanıklar çıktı, öyle bir çıktı ki, yalan bile söylese, iftira bile atsa rağbet gören cinsten…

Alın size Ekrem İmamoğlu;

Ve diğerleri…

Bu günlerde bunlar moda,

Ve daha önceleri Ergenekon’dan Balyozdan yatanalar, kurulan kumpaslar… Sonra, “yanlış oldu, pardon”

Ne yazık ki böyle;

Adam harcamada üstümüze yok, bu yüzden adam olmuyoruz, olan ülkelere gıpta ile bakıyoruz, ama bir türlü akıllanmıyoruz…