Son duruma göre Türkiye ve ABD, Suriye konusunda birlik  te ve koordineli hareket edebilme düşüncesiyle Akçakale’de müş terek/birleşik bir harekât merkezi oluşturdular. Suriye sınırı boyunca insanlı ve insansız hava araçlarıyla keşif göre vi yapıyorlar. Yine sınır boyunca havadan ve karadan ortak devriye faali yetleri icra ediyorlar. Kontrolünün hala kimde olacağı, içinde ki katmanların kimlerden oluşacağı ve derin liği belli olmayan bir “güvenli bölge” oluşturma çalışmaları  devam ediyor. An   cak duruma bakılırsa; İki ülke tamamen farklı amaçlar doğ rultusunda müşterek icraatlar yapıyor.    Türkiye kendi güven liği için bölgedeki PYD/YPG/PKK’    nın varlığını ortadan kal dırmak istiyor,ABD ise onu hima    ye ediyor.Güçlenmesine ara vermeden yaptığı desteklerle     devam ediyor.Onun askeri ve siyasi gücünü arttırarak kendi     ne müzahir ”şimdilik” özerk bir yapı haline gelmesine çalı şıyor. ABD Türkiye’nin YPG/ PKK konusundaki hassasi yetini bildiğinden ona SDG vs. gibi isim ler veriyor.Tavşana kaç, ama tazıya da tutma diyor. Türkiye’ nin Fırat’ın doğu sunda güvenli bölge oluşturma isteği ve çaba sının Rusya tarafından anlayışla karşılandığını söylemek mümkün.Gü venli Bölge konusunda Eylül sonuna kadar Türkiye’nin görüşleri doğrul tusunda bir anlaşma olmaması ve icraata geçilmemesi halinde Türkiye’nin bu bölgeye müdahalesini siyasi olarak destekleye ceği anlaşılıyor. Ancak bunu daha ziyade Türkiye-ABD ilişki lerinin daha fazla sıkıntıya gir  mesi için yaptığı değerlendiriliyor.

                            *       *        *

Türkiye’nin Fırat’ın doğusu için ortaya koyduğu “Güvenli Bölge” anlayışının, kendi güvenliği ve hatta bekası açısından şimdilik bir sonuç yaratacağını söylemek mümkün değil.Bu uygulamanın Türkiye’deki mültecilerin/sığınmacıların yerleş tirilebileceği bir bölge olması hedefleniyor. Ayrıca bu bölge nin oluşması, PYD/YPG/PKK’nın güvenli bölge derinliği kadar sınırdan uzaklaşmasını da mümkün kılıyor. Ancak bu durum, Türkiye’nin asıl hedefi olan PYD/YPG/PKK’nın böl gede yok edilerek bir devlet/devletçik haline gelmesini önle miyor.ABD’nin birleşik/müşterek harekât planı ve güven li bölge için hazırladığı kısır planın PYD/YPG/PKK’yla bir likte yaptıkları anlaşılıyor. Bu durumda ABD’nin, Türkiye ile terö ristler arasında arabuluculuk rolü üslendiği söylenebilir. Bu gelişmeye dikkat çekmekte fayda var.Bu nedenle Güvenli Bölge’nin asıl hedef değil, ancak bir “ara hedef” olacağı ger çeği gözardı edilmemeli.Mamafih son Astana toplantısında Türkiye-Rusya-İran arasında bir mutabakat sağlanmış gibi görünse de, hem İdlip özelinde, hem de Suriye genelinde tam bir görüş birliği sağlandığını söylemek mümkün değil.Suriye’ nin siyasi birlik içinde toprak bütünlüğünün bu şartlar altında sağlanmasının artık zayıfladığı, sanki taraflarca da kabullenil miş gibi.

                            *       *        *

Öyle görünüyor ki, Gözlem noktaları artık kendilerine verilen görevi tam olarak icra edemiyorlar.Hatta bölgede Suriye rejim güçleriyle TSK arasında bir çatışma çıkmaması için Rus birlik lerinin iki kuvvet arasında tampon oluşturacak şekilde tertip lendiği biliniyor.Ancak Türkiye’nin bunları geri çekmesi, hem prestij kaybına yol açacağı hem de varlık açısından zafiyet ya ratacağı düşüncesiyle şimdilik mümkün değil.Burada önemli olan konu, çatışmaların şiddetlenmemesi ve Türkiye’ye göç dalgalarının gelmemesi.Bunun kısa vadede gerçekleşmesi mümkün. Ancak Orta ve uzun vadede pek mümkün gibi gö        zükmüyor. Siyasi açıdan ABD, İdlip’te Türkiye’yi yüreklendirerek Fırat’ın doğusunda ısrarcı olmamasını, Rusya ise Fırat’ güçlerinin kontrol sağlamasına direnç göstermemesini istiyor. Fırat’ın doğusunda sadece ABD yok. Avrupa ülkeleri de heyet ler halinde SDG/PYD/YPG/PKK’yı ziyaret ediyor. Onları böl gedeki özerk yönetim gibi kabul ediyorlar. Bu durumun Türki ye’nin gü venliği açısından son derece tehlikeli olduğunu görmek gereki yor.ABD Fırat’ın doğusundaki“SDG”yi siyasi,as keri, ekonomik ve kamu yönetimi olarak açıktan ve fütursuzca desteklemeye do yamadı. Biz hala müzakerelerden bir şey çı kar mı? diye bekliyo ruz.Türkiye, müzakerelerden bir sonuç çıkmaması halinde Eylül sonunda kendi planını yürürlüğe so karak Fırat’ın doğusuna mü dahale edeceğini deklere etmiş du rumda. Ancak ABD’nin ve te röristlerin bu konuda rahat olduk ları ve harekâtın yeniden ertele neceğini düşündükleri gözleniyor.

                               *       *        *

Sonuç olarak,muhtemelen ABD’yle yapılan ticari müzakere lerde, Türkiye-ABD arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılacağına ilişkin bir plan üzerinde çalışılıyor. ABD Ankara Büyükelçisi bu konuda sözlü planını Türkiye’ye sun du. Şimdi bunun yazılı olarak verilmesi bekleniyor. Muhteme len müzakerelerden tam bir sonuç alınamasa da, bazı olumlu kısımları ön plana çıkarılarak, ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesine önem verileceği düşünülüyor. Demek ki ABD ve teröristlerin güvendiği taraf da bu. ABD’yle Rusya’nın gizli bir mutabakat çerçevesinde hareket ettiğini anlamamak müm kün değil. ABD kazanıyor. Rusya kazanıyor. Türkiye? Bu du rumda mutlaka bir hamle yapmamız gerekiyor.Aksi halde Su riye merkezli bir Kürdistan’ın temeli atılmış olur.Aslında bu durum, ne Türkiye’nin, ne İran’ın ne de Suriye’nin güvenliği ne hizmet etmez. Ortak bir tavır alınması gerekiyor.Suriye BM’ye gönder diği mektupta SDG’yi bölücü terör örgütü ola rak tanımlamış durumdayken, Türkiye’nin Suriye’nin siyasi bütünlük içinde toprak bütünlüğü sağlamasına yönelik bir ham le yaparak derhal Suriye ile “Adana Mutabakatı”nı da içine alacak şekilde daha geniş çapta bir iletişim içine girmesi kaçınılmaz görünüyor.Böy le bir girişimin aynı güvenlik endişe sini taşıyan İran tarafın da kabul göreceği bekleniyor.Bunun ABD’yi bölgede zor duruma düşüreceği için, Suriye ve İran yanında yer alan ve Türkiye’yle de konu bazında ortak düşün cede olan Rusya’nın da işine gele ceği ve destekleneceği kıy metlendiriliyor.Gecikmiş olsa da şimdi yapılacak cesur bir hamle her şeyi değiştirebilir.Ancak herhalü kârda ABD nez dindeki yürütülen gerek Türkiye’nin bekasıyla çok yakından   ilgili hain planın bozulması için,gerekse Suriye’ nin öteden beri samimiyetle ileri sürülen toprak bütünlüğünün savunulabilmesi yönünden;Suriye ile mutlak şekilde masaya oturmakta yarar bulunuyor.

KAYNAK:ABD Türkiye’yi oylamaya,Türkiye’de oyalanma      ya devam ediyor.(Em.Tümg.Armağan KULOĞLU