Özel tüketim zammı. Kısaca adlandırılması ÖTV.
Her yılın başı ÖTV zammı gündeme geliyor.
Yıl ortası geliyor. Genelde beyaz eşya ve otomobil.
Dayanıklı tüketim, gıda, içecek veya benzeri ürünlerde ek vergi gündeme geliyor.
ÖTV eşittir ek vergi olarak adlandırıyorum.
Ülkemizin vergi adına o kadar çok konu başlığı var ki,
KDV bile uzun yıllar sonra iki puan artarak yüzde 20 oldu.
Ve iki puanlık artış aynı şekilde kaldı.
Tabi ki yüzde bir KDV var.
Sekiz var, on var, çeşitli ürünlerde değişik KDV oranlarını görebiliyoruz.
Satış adına ise genelde yüzde yirmi olarak KDV faturaları kesiliyor.
Her fatura tabi ki vergi ile birlikte ek maliyetler getiriyor.
Örnek verirsek sıfır otomobil alımında çıplak fiyatlar ayrı, KDV, ÖTV ile birlikte korkunç fiyatları pek çok yönü ile görebiliyoruz.
İkinci el otomobil almak bize göre daha avantajlı.
En azından bu kadar vergilendirme önümüze gelmiyor.
Konutlarda ise rayiç bedel üzerinden satışları görürken, vergilendirilmesi de o şekilde yapılıyor.
Birde eğer konut kredisi kullanılıyorsa o zaman alınan kredi üzerinden satışları görebiliyoruz.
Ama maalesef gerçek satış bu olmadığını bizler bildiği gibi maliye ekipleri de biliyor.
Bugün ve geçmiş uzun yıllarda konut satışlarında gerçek fiyatlar üzerinde satış yapılmadığı için vergilendirme de düşük kalıyor.
Buna DASK vergisi bile dahil.
Üç milyonluk bir konutun yerel yönetimlerde rayiç bedeli 600 bin Türk lirası. O zaman satış bunun üzerinden yapılıyor.
Buna ilaveten bir milyonluk konut kredisi alınırsa satış banka üzerinden kesin kayıt olduğu için vergilendirme de o şekilde olması kaçınılmaz oluyor.
Ne dersek diyelim.
Konutta satışlarında büyük bir vergi kaçağı oluşuyor.
Ve bu durum bu kadar teknoloji üstü çalışılırken, otomasyonu her kurum gerçekleştirirken yine de önlenemiyor.
Aslında bunun kesin çözümü yerel yönetimlerin günümüz gerçekleri ile yapacağı keşifler sonrası oluşacak rayiç bedel tesisi ile gerçekleşir düşüncesindeyim.
Burada emlak vergisi adına büyük gelir kaybı düşük rayiçler nedeni ile yerel yönetimler içinde geçerli.
Ülkemiz gerçeği ise vergi alınması ile gelirlerimiz sağlanıyor.
Vergi olmasa devlet olmaz.
Onun için ne diyoruz. Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.
Vergi adına birçok çeşitlilik tabi ki her daim gündemimizde.
Bugün konu başlığı ise ÖTV. ÖTV artışı pek çok zammı birlikte getiriyor.
Buna ilaveten petrol ürünlerini sayabiliriz.
Ülkemiz fiyat istikrarı sağlarken, enflasyonu düşürmeye çalışırken.
Orta vadeli ekonomik programı uygulama adına taviz vermeden yol alırken.
Şimdi ÖTV zamları gündeme geliyor. Meclisten geçti. Bakalım artış ne oranda olacak?
Piyasaya yansıması nasıl gerçekleşecek? İzleyelim ve görelim derim.
Ve bugün vergi artışı peşine ise ucuzluktan bahsedelim.
Söz edelim. Neye rağmen. Sıcağı sıcağına savaş ortamından çıktık.
Çıktık derken.
Hemen yanı başımızda İsrail ve İran savaşı tam 12 gün sürdü. Kolay değil. Dünya diken üstündeydi.
Petrol fiyatları birden on lira ülkemizde arttı.
Sonra savaş durdu. Tam yedi lira düştü.Yine de litre başına elli lira baremini ile devam ediyoruz.
Şurası bir gerçek ki en ufak bir istikrarsızlık hemen akaryakıt ürünlerine artış olarak yansıyor.
Petrol fiyatları artıyor.
Petrol olarak varil başına 60 dolar olan fiyatlar birden 70 veya 75 dolara çıktı.
Sonra da birden düştü.
Yansıması tabi ki çok büyük bir artışı yüzde 20 gibi getirdi. Sonra da yüzde 15 düşüşü gördük.
Bu savaş bize ne olursa olsun yüzde beş zammı getirdi.
Ülkemiz gerçekten ekonomik olarak çok hassas durumda ve konumda.
Dolar kırk lira. EURO ise 45 lirayı buldu.
Elli liraya yol alıyoruz. Çok da anlam veremiyoruz.
Dövizin artmaması adına bazı ekonomik yönden olumsuzlukları görebiliyoruz, konuşabiliyoruz.
Kendi adıma pahalı döviz neden kullanayım.
İhracatçı ise pahalı olsun sözlerini söylüyor.Döviz çok ucuz diyebiliyor.
Çok da kendi adıma anlaşılır bulmuyorum.
Dövizin 50, 60 hatta daha yüksek olması bazı kesimler adına memnuniyet verici olabiliyor.
Döviz artışı demek ise petrol maliyetlerinin çok artması demek.
Bu da pahalılık olarak bizlere yansıyor.
Dövizin on liraya yükseldiği zaman ne çılgın rakamlar dediğimiz halen kulağımda, hatta 20 lira otuz lira olacak sözlerini duyduğumuzda ise inanamamıştık ama o rakamlar bile çok geçmişte kaldı.
Ve bugün için çarşı ve pazar ucuzluğunu yazarak yazımızı bitirelim.
Hafta sonu Zonguldak pazarı olağanüstü ucuzdu.
Tüm sebzeler ve diğer yeşil ürünlerde önemli ucuzluğu gördük.
Patates, soğan dahil.
Patlıcan ve diğer sebze ürünlerinde önemli yüksek oranlı düşüşleri gördük.
Pazar ucuzdu. Bizzat yaşadık.
Pazar ucuzluğu piyasaya olumlu yansır düşüncesindeyim.
Pazar ucuzluğu devam etsin.
Alışverişlerde kilo fiyatları adına 5, 10 , 15, 20, 30 gibi kilo başı fiyatları görerek mutlu olduk.Pazar ucuzluğu devam etsin.
Bu ucuzluk enflasyon düşüşünü de tetiklesin.
Manav ve zincir marketlere de pazar düşüşü yansısın.
İnşallah diyelim.
Vergi ve vergi çeşitliliği ile başladık, Pazar ucuzluğu ile bitirdik.
Şimdilik nokta.