Merhaba sevgili Şafak okurları,

Yeni yılın ilk günlerinden, içimizin üşüdüğü güneşi gördüğümüzde sevinç dolduğumuz anlardan

Merhaba!

Gelin hep birlikte ileride neler olacak, okuyalım.

Gazetenin bana ayrılan bu satırlarında sizlere gençlerden bahsedeceğim.

Umutsuz diyoruz gençlere

Ya da

‘Gençlik nereye gidiyor…’ diye soruyoruz.

Sistemsel sorunlar,

Sistem içinde eriyenler,

Yetemeyenler…

*

Şiirler olacak!

Aşkları, umutları, kırgınlıkları, yalnızlığı – yalnızlaşmayı…

Çok şeyi konuşacağız, edebi düzlemde.

*

Köşe deyince, siyaset olmadan olur mu?

Birlikte etliye sütlüye dokunacağız!

Ancak saldırmayacağız.

Kenti düşünüyorum, daha iyi bir Zonguldak nasıl olur?

Bu satırlarda bunu da arayacağız.

*

Mesela Uzunmehmet Camisi…

Görkemli bir cami oldu.

Ama eksikliklerini gidermeye çalışan yok.

Vatandaş orada oturuyor, çöp kutuları küçük!

Vatandaş sahile atlayarak iniyor…

Bir kolaylık yaratalım, diyen var mı? Ben duymadım.

Belediye küçük büfeler koyabilir, insanlar ihtiyacını karşılar.

Hatta istihdam bile yaratılır…

Uzun uzun konuşacağız.

Şimdilik ‘merhaba’ diyorum.

*

Bir de hayat var…

Durup başımızı kaşımaya vakit bulduğumuzda

“Bu ne saçmalık” dediğimiz,

Hayatın kendisi var konuşulacak.

Sokaktayız! Gecesiyle gündüzüyle

Hayatın her anını koklamaya çalışıyoruz.

Zonguldak’ta yaşayıp martılara yiyecek atmayan

Simitle martı beslemeyen yok denecek kadar azdır.

Ancak güvercinlerle martıların kavgasını ilk kez gördüm.

Kuş yemi için…

Aklıma Hindistan’daki “Maymun – Köpek Savaşı” geldi.

250 köpeği öldürdü maymunlar, bir yavru maymun öldürüldü diye.

Dünya nereye gidiyor?

Daha neler göreceğiz?

Bu satırlarda birlikte bu dünyayı dinleyeceğiz, yorumlayacağız.

Merhaba!