HATTAT HoldingHEMA Endüstri A.Ş.- HEMA Enerji -Hattat madencilik.
Ne dersek diyelim,17 yıllık bir serüven.
Sözünde durmayan Hattat, kömür üretmeyen Hattat.
Halen ne beklenir bilemiyorum?
Hafta sonu Zonguldak basını olarak güçlü bir kadro ile Bartın ili Amasra ilçesindeydik.
Amasra/Tarlaağzı bölgesinde, HATTAT’ın devasa bir kömür üretme üssü var.
Yeraltında muazzam ölçüde bir servet, önemli bir yatırım.
Gerçi bu yatırım kendi adıma söylemeliyim ki-son on yıldır yakinen biliyorum- yatırım çok, yapılan iş 
bir hayli çok.
Ancak kömür üretimi yok.
Hazırlıksafhasında çıkan on bin ton kömürse ÇATES’e talep karşılığında verilmiş.
Aslında iki yıl önce ve hatta geçen yıl olmak üzere kömür, altın çağını yakaladı.
Tüm kömür şirketleri, üretim yapanlar deyim yerindeyse para üstüne para kazandılar, borçlarını da
ödediler.
Linyit şirketleri altı çağını yaşadı.
TTK içinde bu dediğimiz kısmen geçerli.
Kömür altın oldu.
Ukrayna ve Rusya savaşı bizlere kömür yönünden altın tepsi sundu.
Kömürün kıymeti öğrenildi.Birçok Avrupa ülkesi kömüre geçti, ülkemiz dahil.
Doğalgaz arzı sıkıntılı olunca, kömür temini sağlanamayınca, Türkiye adına maden 
şirketlerimiz olan TTK, TKİ ve bazı özel şirketler altın çağını yaşadı.
Bunu geçen dönem madenlerden ve kömürden sorumlu bakan yardımcımızla yaptığım özel röportajda bizzat detaylandırmıştık.
O dönem için Amasra B sahasından sorumlu HATTAT Enerji bundan yararlanabildi mi?
Faydalanabildi mi?Olmadı belki bir şans doğmuştu.
Tüm bankalara olan borçlar ödenecekti.
Olmadı ve olmadı.HATTAT ağırdan aldı.
Sonuç amaca varmak olmayınca havada kaldı.
Ciddiyetle düşünülmeyip hareket edilmeyince kömür yerine termik santral odaklı olununca ve kömür 
ikinci plana bırakılınca işte bugünlere gelindi.
Kaybedilen zamana bakar mısınız?
Yazık ki yazık!
Sonuç olarak; HATTAT iki yıldır kömür odaklı altın tepsi imkanını kaçırmış oldu.
Tüm banka borçlarını ödeyecek,borcunu sıfıra indirecekti.
Bankalar ile yaptığı protokol, ödemeler yapılınca sona erecekti.
Uzaktan kumandayla ilerlemeye çalışırsan sonuç ortada, kriz kaçınılmaz oldu. 
Bir ara 2.000 kişi ile çalışılıyordu.
Sonra bu sayılar uzun bir süre 80’lere düştü. Tüm işçiler yanlış kararlar sonucu çıkarıldı.
Sendikalı üye bile kalmadı.
Şimdi tekrar 680 sayısına ulaştı. Bir gemi makine teçhizat geldi.
Yarısı maden ocağına indirilmiş. Kömürde üretim adına artık gün sayılıyor.
2024’de ancak olur diye düşünüyorum. Kömür pazarı hazır.
Ancak bu aradaHATTAT Madencilik, Amasra B sahasını bırakıyor, devrediyor veya satıyor.
Ne dersek diyelim, Amasra A sahasını alacakken HATTAT B sahasını da kaybediyor.
Çinliler mi? Ciner mi? TTK mı olur?Bilemiyorum.
Birgrup paralı alacak veya güçlü bir ortak bulunacak.
Amasra B sahası için görünen durum bu.
O gün Amasra/Tarlaağzı kömür üretim tesislerinde tam 15 gazeteci deyim yerindeyse şirketin 
yetkililerini soru yağmuruna tuttu.
Bugüne kadar olan süreç delik deşik edildi.
Sorulmadık soru da kalmadı.
Tabii ki herkes olayın farkında.
Ne dediler?
‘Artık bu bizim namus meselemiz.’
İnşallah namus temizlenir.
Bugüne kadar 670 milyon dolar harcanmış.
Herhalde 2 milyar dolar satış için pazarlıkla istenecek.
Cumhuriyet tarihinin en büyük özel sektör kömür üretim merkezi kuruldu fakat bir türlü son hamleler 
yapılamıyor.
En son 60 milyon Euro krediye sıkışılmıştı.
Çözüldü mü?
Bilemiyoruz.
Devletten bu kredi talep edildi.
Teşvik istendi.
Bizlerde şahit olduk.
Evet görünen durum; HATTAT bırakacak veya ortak alacak.
Başka türlü yol gidilmesi zaten imkansız.
HATTAT Holding’in kömür üretimi adına bir şansı da TTK’dan çok tecrübeli bir isim transfer olmuş; 
Cüneyt Yamudi.
Hakikaten tecrübesiyle ve profesyonelliğiyle üst düzey bir yönetici.
Tüm sorumluluk onun üzerinde olduktan sonra başarırsa o başarır düşüncesindeyim.
Kurum böyle ehil isimleri neden elinde tutmaz onu da çok anlamış değilim.
Cüneyt Yamudi’yi direkt Mehmet Hattat transfer etmiş, tüm yetkiyi de vermiş.
Biliyorum ki son parkurda kömür üretmede Cüneyt Yamudi başaracaktır.
Bir de Amasra B sahasına gelmeyen bazı meslektaşlarımız oturdukları masadan ahkam kesmişler.
Gelmediğin yer hakkında bilgin yoksa ahkam kesmeyeceksin.
Gazeteciyim deyip cahil cahil kamuoyunu aldatan yazılar da yazmayacaksın.
Anladın mı? Bilmişlik taslamaya gelince ortalıkta gezen ancak hiçbir şey bilmeyen, gazetecilik bilgisi 
ilkokul düzeyinde olan şahıs, meslektaşım(!) diyeyim de moralin düzelsin.
Şimdilik nokta.