Pazaryerinde köylülerin “getir götür” devri başladı… Manavlarla yarışa çıkan köylü üreticimiz aşırı fiyatlı bir şekilde satışa sundukları bazı mallarına alıcı bulamıyorlar.

2 buçuk kiloluk yoğurduna 100 lira isteyenden tutun da, sözde “köylü” diye lanse ettiği ama sadece köydeki kümesten toplanmış olmaktan başka köylülüğü bulunmayan yumurtaya bile 6-7 lira isteyen köylümüz, bunları getirdikleri gibi geri götürmeye başladılar.

30 liraya bir litre süt mü olur be kardeşim? Söylediğiniz zaman da şu yanıtı alıyorsunuz; “eeee markette de 30 lira…”

Sevgili köylü kardeşim, orası market, 30’a da var, 20’ye de var, onlar kira veriyorlar, eleman çalıştırıyorlar, sen kendini onlarla bir niye tutuyorsun, yoğurt diye sattığın madde iki günde ekşiyor, marketteki bir ay duruyor, sana kazandıralım diyoruz,  senden alalım diyoruz ama sen kendin bizden uzaklaştırıyorsun…  Böyle satış politikası olmaz. Olursa işte böyle getir götür şeklinde olur…

MADENCİ, FUTBOLCU, İNŞAAT İŞÇİSİ

İşi, amacı, varlık nedeni kömür çıkarmak olan Zonguldaklı maden işçisini bu özelliklerinin dışında kullanma çabaları çoğu insanımızca eleştiriliyor…

İktidar partisinden biri mitinge geldiği zaman kamyon kamyon alanlara taşınan madenci şimdi de iftar programlarına taşınmaya başlandı.

Haberlerde gördünüz, maden işçisi cumhurbaşkanının iftar programı için İstanbul’a götürülmüş. Cumhurbaşkanıyla bir sofraya oturmak bizim maden işçimizin en tabii hakkıdır, yakışır da ama böyle seçim önceleri ve seçim çalışmaları kapsamında bir figüran gibi oraya buraya taşınması yakışık almıyor.

Bir de rol model gibi sofraya madenci kıyafetiyle oturtmuşlar. Yani bangır bangır bağırır gibi; “madenci burada”

Kardeşim,

Şimdi diyelim ki, cumhurbaşkanımız madenciyi davet ettiği gibi, tuttuğu takım Fenerbahçe’yi de bir akşam iftara çağırdı… Şimdi takım futbolcu formalarıyla mı oturacak sofraya? Haaaa? Ya da İstanbul İtfaiyesini? İnşaat işçilerini? Kadın Milli Voleybol takımını? İş kıyafetiyle mi gelecek bu insanlar?

Demek istediğimiz; yemek masasına oturmanın da bir usulü adabı vardır, bunun dışındaki tüm hareketler yakışmamaktadır!.. Ve adı da politikaya bulaşmaktır…

GÜLMEK İSTİYORSANIZ

Malum günlerden ramazan…

Cep delik, cepken delik, para pul yok. Eskiden garibanın pidesini de alırdınız, şimdi kendinize almanız bile zorlaştı, bir pide 20-25 lira… Bırakın pastırma sucuğu, zeytin peynir bile alamıyorsunuz…

Dolayısıyla nereden bakarsanız bakın moraliniz bozuk.

Akşamları televizyonun karşısında vakit geçirmeye çalışıyorsunuz ama oralarda da kafasına takkeyi takan, bıyıkları üç numara bazı tipler akılları sıra millete din öğretiyorlar.

Bu tiplerin arasında bazı Prof. Lakaplı olanlar da var, onlara da bizim birtakım vatandaşlar telefon açıp dini konularda sorular soruyorlar, naklen… Ama ne sorular… Bunların bir kısmını buradan sıralasak altınıza kaçırırsınız gülmekten.

Onun için, canınız mı sıkılıyor, moraliniz mi bozuk, keyfiniz mi yok, gülmek filan mı istiyorsunuz, açın bu kanalların birini, dinleyin… Meğer bizim millet ne espritüelmiş, farkında bile olmadan ne nükteler yapıyormuş, kendiniz görün…