Bizim anayasamız çok değişti, çok değiştirildi, çok rafa kaldırıldı, çok kere yeniden yazıldı…

Bazen de yazılanlara uyulmadı…

Bakın bir zamanlar Kenan Evren Paşa beraberindeki kuvvet komutanlarıyla 12 Eylül darbesini yaptıktan sonra kendilerinin ileriki tarihlerde yargılanmamaları için halkoyuna sunulup yüzde 92 ile kabul edilen anayasaya bir geçici 15. Madde koydurmuştu.

Geçici 15. maddenin temelini, 12 Eylül darbesinden hemen sonra Milli Güvenlik Konseyi tarafından çıkarılan ve geçici anayasa niteliği taşıyan “bu dönemde çıkarılan yasaların, yapılan eylem ve işlemlerin yargı kapsamı dışında tutulmasını” öngören 27 Ekim 1980 tarihli Anayasa Düzeni Hakkındaki Kanun, oluşturmuştu.

Maddenin, 12 Eylül döneminde görev yapan ve karar alan kişilerin yargılanmamasını öngören birinci fıkra hükmü, kişiler bakımından bir cezai sorumsuzluk hali oluşturmakta, ikinci fıkra hükmü ise yine o dönemde yapılan işlemleri de yargı kapsamı dışında tutarak geniş bir denetimsizlik alanı oluşturmaktadır.

12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra yürürlüğe giren, "Milli Güvenlik Konseyi üyelerinin yargılanamayacağına” dair Anayasa'nın geçici 15’inci maddesinin, 12 Eylül 2010 referandumu ile kaldırılmasıyla, Evren ve Şahinkaya yargı önüne çıktı.

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Haziran 2014'te Evren ve Şahinkaya'yı, 1979'da verdikleri muhtırayla "anayasa ve TBMM'yi ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", 1980'de de cebren "anayasayı tağyir, tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül eden TBMM'yi ıskat ve cebren men" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı, takdiri indirimle cezayı müebbet hapse çevirdi. Evren ve Şahinkaya hakkında, Askeri Ceza Kanunu'nun "askeri rütbelerin sökülmesi"ne ilişkin 30. maddesinin de uygulanmasına karar verildi.

Kararın temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay’da iken Evren, 10 Mayıs 2015'te 98 yaşında, Şahinkaya da 9 Temmuz 2015'te 90 yaşında hayatını kaybetti.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, temyiz incelemesinde, sanıkların ölümleri nedeniyle davanın düşürülmesine karar verdi.

Dosyayı yeniden görüşen yerel mahkeme, karara uyarak düşme kararı verdi ancak bu karar Yargıtay tarafından bu kez usul yönünden bozuldu.

Dosyayı tekrar görüşen yerel mahkeme, davanın düşmesine, sanıkların "malvarlıklarına el konulması, TSK'den çıkarılması ve rütbelerinin geri alınmasına yer olmadığına" hükmetmişti.

Bu bilgileri internetten araştırıp bulduk ve yazdık, görüldüğü gibi anayasaya uymamak ilk kez olmuyor bizim demokrasi geçmişimizde.

“Kenan Evren ve konsey üyeleri yargılanamaz” demişiz, anayasaya geçici madde eklemişiz,  bu madde “ölümlerinde düşer” diye de halkın onayına sunup yüzde 92’lik çoğunlukla kabul etmişiz, sonra da “boşveeeer” deyip anayasanın bu maddesine uymamışız ve paşaları müebbete mahkum etmişiz, en önemlisi de bunlar olurken şimdi “anayasa…anayasa…” diye bağıran bir zümrenin hiç ama hiç sesi çıkmamış.

Kim mi bunlar?

Tatlı su solcuları,

Salon sosyalistleri!..

Bir de alkışlamışlar; “şak… şak… şak…”

Anayasaya uymamanın önü o zamanlar açılırken neredeydiniz cici beyler? Kenan Evren ve paşalara zamanın modasına uyup gıcık olabilirsiniz ama anayasaya kastınız neydi?

Evet arkadaşlar;

Son pişmanlık fayda vermiyor gördüğünüz gibi,

Hesapsız kasabın da masat elinde kalıyor!..